tag:blogger.com,1999:blog-87052489923214598942024-03-26T23:37:17.584-07:00Farklı Bakışlardan Dünyanın HalleriEdebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.comBlogger47125tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-73538934832351811432024-01-17T09:59:00.000-08:002024-01-17T09:59:41.991-08:00PEMBE MİSKETLE, GİZEMİN DERİNLİKLERİNE<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQJySQ4bRoPzk0EfS8dd_H1JQWVRp3L_oTzk6TWjkrPvlwwnEndi4YpyhP_HV17TyoUQzRqHcFIF_LnsHBzbecwKItjbUDHgloRDyxCd3BmSPCTh2xOy5rBdL1hcjs3STki_HkABEVLtCyjq95FRP9P_XUzJWyLibxnEC0IZ6whV8A3m00RBBO1jiuPWU/s265/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="265" data-original-width="190" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQJySQ4bRoPzk0EfS8dd_H1JQWVRp3L_oTzk6TWjkrPvlwwnEndi4YpyhP_HV17TyoUQzRqHcFIF_LnsHBzbecwKItjbUDHgloRDyxCd3BmSPCTh2xOy5rBdL1hcjs3STki_HkABEVLtCyjq95FRP9P_XUzJWyLibxnEC0IZ6whV8A3m00RBBO1jiuPWU/s1600/images.jpg" width="190" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Uzun zamandır okuduğum en sürükleyici
kitaplardan biriyle tanıştırmak istiyorum sizleri. Çocuk ve gençlik yazınımızın
sevilen kalemi Hanzade Servi, Bilgi Yayınevinden yayımlanan Dadı Eftelya’nın
Pembe Misketi adlı yapıtında bizi Ayaydın Çiftliği ekseninde yaşanan gizem dolu
maceralarla buluşturuyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Paydaş ailesi Ayaydınlar Çiftliği'ni satıp
İstanbul'a yerleşme kararı almıştır. Aslan ve Aşkın Paydaş taşınma işlerini
halletmek için İstanbul'dayken çocuklara -Nazlı, Timuçin, Neşe ve Gece'ye- Dadı
Eftalya bakacaktır. Nazlı sosyal medya bağımlısı bir çocuktur, hayali
“youtuberlık”tır. Timuçin korkusuz, kendinden emin, çok okuyan, meraklı,
araştırmacı bir çocuktur. Neşe'nin Sırma adında hayali bir arkadaşı vardır. Kurduğu
düzgün cümlelerle herkesi kendine hayran bırakan Gece üç ay önce konuşmayı
aniden bırakmıştır. Çiftliğin komşuları ve onların çocukları da bu sırlarla
dolu maceranın içinde önemli yer kaplıyor. Kitabın adında geçen pembe misketin
öyküsü ise çok ilginç, kurgunun sonuna dek nereye bağlayacağını merak edip
duruyor insan. Yazarın birçok yapıtında olduğu gibi birbiriyle ilgisiz görünen
olayları birbirine bağlamaktaki becerisine sadece şapka çıkarılır. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Servi’nin kurguya ustalıkla yerleştirdiği
çeşitli şifreler de kitabın sürükleyiciliğini artıran ögelerden. Ana
karakterlerden bazılarının tersçe konuşup yazabilmesi, kendilerince bir işaret
alfabesi geliştirmeleri kitabın düğümünün çözülmesinde başat ögelerden oluyor.
Kitapta ana ögelerden biri de Neşe’nin hayali arkadaşı Sırma. Bu noktada
fantastik bir öge de eklenmiş oluyor yapıta ama bu kitabın gerçekçiliğini
etkilemediği gibi kitaba çok farklı bir anlam katıyor. Yapıtta gerçek dostluğun
ve ailenin önemi vurgulanırken insanın pişmanlıklarıyla yaşamasının ne kadar
zor olduğunu bir kez daha anlıyoruz.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitap 12 yaş üzerine önerilse de her zaman
belirttiğim gibi içindeki çocukla bağını hiç koparamayan tüm yetişkinlerin de
hem bir bulmaca çözercesine hem de kendileri ve geçmişleriyle yüzleşme fırsatı
yakalayarak okuyabilecekleri bir roman Dadı Eftelya’nın Pembe Misketi.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“Dadı Eftelya’nın
Pembe Misketi”, Hanzade Servi, roman, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2023.</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-30419488203950296382024-01-17T09:57:00.000-08:002024-01-17T09:57:03.654-08:00CAMDAN CAMA İYİLEŞTİREN DOSTLUĞUN ÖYKÜSÜ<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxaz8FdeOT8EfsuMHIeZI9W0iM3Miga6k1dkgEdqGRbYvOzW3bFMkDd0yRv4zXEqkEhL4wVwm9W9l6PSyLj2H75sDY95rh_o98Pd-GJhVxR4SEHHNsW_tzQxlE1F2y4Xhd2jOi5iJJK6hSB7IXl1rb5rD-dxR66gxwnn9l8N-_NatNAT71LhZXM02lr5A/s375/110000485185744.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="375" data-original-width="375" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxaz8FdeOT8EfsuMHIeZI9W0iM3Miga6k1dkgEdqGRbYvOzW3bFMkDd0yRv4zXEqkEhL4wVwm9W9l6PSyLj2H75sDY95rh_o98Pd-GJhVxR4SEHHNsW_tzQxlE1F2y4Xhd2jOi5iJJK6hSB7IXl1rb5rD-dxR66gxwnn9l8N-_NatNAT71LhZXM02lr5A/s320/110000485185744.jpg" width="320" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Sağlık
sorunları nedeniyle hastanede yatan iki çocuğun camdan cama başlayıp
birbirlerine dayanma gücü vermesiyle ilerleyen dostluklarının öyküsünün çok
incelikli bir anlatımla ele alındığı “Pan’ın Penceresi” kitabından söz etmek
istiyorum. Çocuk yazınımızın parlayan kalemlerinden sevgili Güzin Öztürk’ün
Bilgi Yayınevinden çıkan son kitabı bir solukta okunan ama aynı zamanda
düşündüren yapıtlardan.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Tuna,
bağışıklık sisteminden kaynaklanan bir rahatsızlıktan dolayı tedavi gördüğü
hastanenin odasından karşı pencerede gördüğü, lösemi tedavisi gören Kayra ile
önce el sallayarak sonrasında da mektuplaşarak arkadaş olmayı başarır.
Hastanenin o kasvetli ortamını adeta bir oyun alanına dönüştürmekte hünerlerini
sergileyen Batuhan Hemşire diğer adıyla Peter Pan ve yemek dağıtan Şapkacı Kız
karakterleri de tahmin edeceğiniz üzere bize Alis Harikalar Diyarında ile Peter
Pan’dan göz kırpan sevimli karakterler olarak yapıtta yerlerini almışlar. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Sevgili
Öztürk, böyle hassas bir konuyu o kadar ince, derin ve duyarlı bir anlatımla
ele almış ki okurken birçok yerde yüzünüzden tebessüm eksik olmuyor. Tabii
duygusallığı da dozunda vererek dengeyi de çok başarılı bir şekilde sağlıyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitap,
9 yaş ve üstüne öneriliyor yayınevi tarafından <span style="background: white; color: #3a3a3a;">ancak her zaman belirttiğim gibi, içindeki çocukla bağını hiç
koparamayan tüm yetişkinlerin de severek okuyabilecekleri bir roman </span>Pan’ın
Penceresi<span style="background: white; color: #3a3a3a;">.</span><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 10.0pt;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Pan’ın
Penceresi”, <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Güzin Öztürk</b>, roman,
Bilgi Yayınevi, Ağustos 2023, Ankara.<o:p></o:p></i></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-38587279373458871352024-01-07T10:22:00.000-08:002024-01-07T10:22:26.020-08:00KİTAPLAR İKİNCİ ŞANS KİTAPÇISI’NDA DİLE GELİYOR<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgSWCP43E4c9VLRI3KAFfxEKP0vkpPSxs5SbxERuvCnUn4kPT-bY8uZdA0d5EOxeXhCCPwihmFnt-xuXzveFv9NBaaP6uUH2cbiEEj388DUveXblHpGh-chQXJpqr13tvR83P5WG9wTCDX9Qqb-K78x14CzKbSFXIsJFWXzwdlsByBR3LFMy8fdZuqVjvM" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="1000" data-original-width="642" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgSWCP43E4c9VLRI3KAFfxEKP0vkpPSxs5SbxERuvCnUn4kPT-bY8uZdA0d5EOxeXhCCPwihmFnt-xuXzveFv9NBaaP6uUH2cbiEEj388DUveXblHpGh-chQXJpqr13tvR83P5WG9wTCDX9Qqb-K78x14CzKbSFXIsJFWXzwdlsByBR3LFMy8fdZuqVjvM" width="154" /></a></div><br /><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">“Aslına
bakarsanız bizim hikâyemiz bundan çok uzun zaman önce başlamış. Epey uzun zaman
önce… O kadar uzun ki, biz henüz basılmamış bile olabiliriz.” sözleriyle
başlayan bir kitapla tanıştım, iyi ki de tanışmışım. Bu giriş bile beni farklı
bir anlatımın beklediğini muştuluyordu.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Dicle
Keskinoğlu’nun Can Yayınlarından çıkan son kitabı “İkinci Şans Kitapçısı”
kitapların dile geldiği harika bir kurguyla karşımıza çıkıyor. 15 bölümden
oluşan yapıtın anlatıcısı, kapaksız bir kitap olan Macera. Can adında bir
karakterin sahibi olduğu İkinci Şans Kitapçısı adlı genellikle eski kitapların
satıldığı bir kitapçıda başlıyor Macera ve arkadaşlarının yaşadıkları, daha
doğru anlatımla düşünce ve duygularını dile getirdikleri sohbetleri. Macera’nın
dostlarına da verilen adlar çok yaratıcı ve kitapların içerik veya
niteliklerinden izler taşımasına gayret edilmiş. Çisilti, Kesik Cümle, Derin
Kuyu, Vurkaç ve Güldürgeç ana karakterler, Gıcır ve Konar Göçerler ise yan
karakterler olarak adlandırılabilir. Örneğin Vurkaç içinde çok vurucu öykülerin
bulunduğu bir öykü kitabı.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Macera’nın,
Can’ın benim gibi bir kitap sevdalısını imrendiren dükkânında başlayan
anlatımı, kendisinin şehir kütüphanesine bağışlanmasıyla devam ediyor. Yapıtın
sonlarına doğru kendini en rahat hissettiğini ifade ettiği İkinci Şans
Dükkanı’na dönerek tamamlıyor serüvenini Macera. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Mert
Tugen’in başarılı ve göze hoş gelen çizimleriyle renklendirilen 109 sayfalık
kitap, ilk bakışta çok küçük yaş gruplarına sesleniyor gibi gözükse de yazarın
anlatımı ve kitapları kişileştirirken kullandığı ifadeler kitabın derin bir
felsefe barındırdığını her fırsatta kanıtlıyor. Bu yüzden içindeki kitap
sevgisini hâlâ sımsıcak koruyan tüm yetişkinlerin ve elbette her yaştan çocuğun
keyif alarak okuyacakları bir kitap olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Herkes
ikinci şansı hak eder mi bilmem ama her kitabın ikinci şansı hak ettiğine
inanıyorum.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">İkinci
Şans Kitapçısı</i>”, Dicle Keskinoğlu, roman, Can Sanat Yayınları, İstanbul,
2023</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-48271040368080515462023-12-15T07:17:00.000-08:002023-12-15T07:17:42.312-08:00SÖZEL ÇOCUK, GÜZEL YAPIT<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgubJnS3fmL7i3s1MajM4MDHBUe3GncY6lqFr4qhvkUWZQz3Og06AsZBYcM03qqfmy_BCCXCoXj026gqaBuARsCAb3BG2ZuGftAkgmfEGDjJxJ1yT17BzWARO9Phn_9E3Sl6RyjRz-XDtmfrJ-ppiOBXELCi_ecG_0D98dhiYXRRFK5sRKsimhExhIhaC4" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="425" data-original-width="289" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgubJnS3fmL7i3s1MajM4MDHBUe3GncY6lqFr4qhvkUWZQz3Og06AsZBYcM03qqfmy_BCCXCoXj026gqaBuARsCAb3BG2ZuGftAkgmfEGDjJxJ1yT17BzWARO9Phn_9E3Sl6RyjRz-XDtmfrJ-ppiOBXELCi_ecG_0D98dhiYXRRFK5sRKsimhExhIhaC4" width="163" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Yazmayı hiç sevmeyen bir çocuk düşünün ama bu
çocuk yazmak dışında her şeyi araştırmayı seven, meraklı, sorgulayan, çok
okuyan ve çok güzel konuşan bir çocuk…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Yazınımızın değerli kalemlerinden Hidayet
Karakuş’un Bilgi Yayınevi’nden yayımlanan son romanı “Sözel Çocuk”un ana
karakteri Mert’ten söz ediyorum. Çok akıllı, hazırcevap ve araştırmaları
sayesinde edindiği ilginç bilgilerle çevresindekileri şaşkınlığa düşüren özgün bir
karakter yaratmış Karakuş.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Mert ablası ve anne babasıyla çok güzel ve
mutlu bir ailede yaşamaktadır. Derslerinde çok başarılı, elinden kitap
düşürmeyen, araştırmaya çok meraklı Mert’in kalemle arası hiç iyi değildir.
Öyle ki öğretmeni bile onun defter getirmemesine ve yazmamasına izin verecek
duruma gelmiştir çünkü zamanla bu beceriyi de edineceğine inanmaktadır. Bir gün
Mert evlerinin önünden geçen, on on iki yaşlarında bir atık toplayıcıyla
tanışır. Çocuğun ailesini depremde yitirdiğini öğrenince bu duruma çok üzülür ve
Musti adlı çocuğa yardım etmek için ailesinden ve öğretmeninden destek ister.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Farklı yaşamları, bu yaşamlardaki benzer ve
farklı sıkıntıları toplumsal sorumluluk ekseninde çok başarılı bir biçimde ele
alan yazar okuru eğlendirirken düşündürmeye de yönlendiriyor. Karakuş’un
okuduğum tüm yapıtlarındaki duyarlılığı ve farkındalığı bu yapıtında da çok net
görüyoruz. Dili yine tertemiz bir Türkçe, yabancı sözcüklerdense Türkçe
karşılıklarını kullanması benim gibi bir Türkçe sevdalısı ve öğretmeni için
zaten başlı başına hayran olunacak bir tutum. Benim söylememe gereksinimi
olmasa da ben yine söylemeden edemeyeceğim. Karakuş’un yetişkin, çocuk ayrımı
yapmadan tüm yapıtları okunmayı hak eden, titizlikle kurgulanmış yapıtlar.
Haydi, kendinize bugün bir güzellik yapın, Karakuş okumaya başlayın.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Sözel Çocuk</i>”, Hidayet Karakuş, roman,
Bilgi Yayınevi, Ankara, 2022.</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-46496340389514991202023-12-04T08:34:00.000-08:002023-12-04T08:34:27.606-08:00SAYARAK BÜYÜMEK<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEieS9DQsA_djTBFap55MEcf-8eK8xFFO3O7o2iohH3jaTmiXvCzd3_C1tVhlav57Uzebti0vdQDZa4NnLkDvRfXhSU8e0kmzFFrepdvo10PJb93Y_seXZQBeEIDe0iTlNKQhZar-q2ZfDrnraIDUz7G9qqHAQSPZBq_lrUckwoB_H6DQzQzz9RxZkUdPJo" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="306" data-original-width="249" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEieS9DQsA_djTBFap55MEcf-8eK8xFFO3O7o2iohH3jaTmiXvCzd3_C1tVhlav57Uzebti0vdQDZa4NnLkDvRfXhSU8e0kmzFFrepdvo10PJb93Y_seXZQBeEIDe0iTlNKQhZar-q2ZfDrnraIDUz7G9qqHAQSPZBq_lrUckwoB_H6DQzQzz9RxZkUdPJo" width="195" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Birçoğumuz belki de yaşamının bir döneminde
çevresindeki nesneleri veya kişileri tek tek saymışızdır diye düşünüyorum.
Belki canımızın sıkıldığı bir anda, belki birini beklerken… Ama bunu takıntı
haline getirmek bizi zor durumlara sokabilir doğaldır ki.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Türk yazınının değerli kalemlerinden Hidayet
Karakuş’un Bilgi Yayınevi’nden ilk baskısını 2007’de, 14.baskısını ise Aralık
2022’de yapan kitabı “Sayısal Çocuk”taki ana karakterimiz Saygı, babasının
kendisine bir sayıboncuğu almasıyla her şeyi saymaya başlıyor. Matematiği çok
seven ve bu alanda da çok başarılı olan Saygı’nın ailesi ilk başlarda bu
durumdan şikâyet etmese de bir süre sonra çocukları için endişelenmeye
başlıyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Saygı dördüncü sınıf öğrencisi ve ailesinin tek
çocuğu. Babası çok yoğun çalışan ama çok güzel bir ailede yetişen bir genç
adayı. Aslında her şeyi saymaya çalışması dışında da olumsuz hiçbir davranışı
yok. Bu durumun değişmesi için ailesi öğretmenleriyle görüşüyor ve kendisini
keman çalmaya ve halk oyunları etkinliğine yönlendiriyor. Saygı’nın sayma
alışkanlığı zaman içerisinde farklı yönlere evriliyor. Aslında farklılıkların
olumsuzluk sayılmaması gerektiğini ve bu farklılıkların doğru yönlendirilirse
insanı çok özgün bir kişiliğe dönüştüreceğini anlıyoruz Karakuş’un yapıtında.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Yazar, her zamanki gibi akıcı Türkçesiyle ve
yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıklarını kullanmaya inat etmesiyle
yazınımızdaki değerini bu yapıtında da ortaya koyuyor. Bir Türkçe öğretmeni ve
sevdalısı olarak, “Şeytan Minareleri” yapıtıyla ilk defa buluşup hayran
kaldığım ve her zaman takdir ettiğim bu büyük yazarımızın kitaplarını yediden
yetmişe herkesin okuması dileğiyle!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Sayısal
Çocuk</i>”, Hidayet Karakuş, roman, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2022.</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-13698428955772779162023-10-28T01:06:00.002-07:002023-10-28T01:06:18.027-07:00SIR TOPRAĞIN ALTINDA, MACERA BU SATIRLARDA<p> </p><p class="MsoNoSpacing" style="line-height: 115%; margin-bottom: 12.0pt; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-language: TR;">“Yalnızca zaman çıkarır sırrı ortaya! / Ay güneşin
önüne durduğunda, / gün ortası gece olduğunda, / üç kere kapıya vurur Horr, / zamanın
yolu açığa çıktığında…”</span></i><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-language: TR;"> dizeleriyle
gizemli bir biçimde başlıyor, İzmir’de yaşamını sürdüren Tufan Çapar’ın Sadık
Uygun Yayınları’ndan yayımlanan son romanı “Toprağın Altındaki Sır”. Çapar
imzası taşıyan tüm yapıtlara gözü kapalı güvenip merakla hemen saldıranlardanım
tabiri caizse. Son yıllarda hem yetişkin hem çocuk fantastik yazınının en
parlak isimlerinden olan Çapar aynı zamanda doktoralı bir eğitmen. Yetişkinlere
yönelik Tanrıların Sırrı üçlemesiyle ilk kitabını yayımlayan Çapar, daha sonra
Yezuk’un Çocukları serisiyle çocuklarla buluştu ki çok da iyi oldu. Serinin üç
kitabı da çocuklar tarafından çok sevildi. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNoSpacing" style="line-height: 115%; margin-bottom: 12.0pt; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-language: TR;">Yeni dünyalar
yaratmakta çok başarılı olan Çapar’ın son kitabında yine mitolojik ve fantastik
ögeler ustaca harmanlanmış. Yeni keşfedilen ve yazının ilk defa kullanıldığı
düşünülen tarihi Akbelnenth kentine okul gezisine giden yakın arkadaşların
birinin harabeler arasında kaybolmasıyla başlayan macera kitabın son satırına
kadar heyecanlı bir şekilde devam ediyor. Yazar bu kitabında da sürükleyici ve
akıcı bir dille merak unsurunu sonuna dek korumayı başarmış. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNoSpacing" style="line-height: 115%; margin-bottom: 12.0pt; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Kitap 9-13 yaş
aralığındaki tüm çocuklara öneriliyor ancak nitelikli çocuk yazınındaki tüm
yapıtlarda olduğu gibi tüm yetişkinlerin de hem keyif alarak hem de gizemli
dünyalara dalarak okuyabilecekleri bir roman Toprağın Altındaki Sır. Şu ana dek
hiç Çapar yapıtı okumayan çocukların da bu kitapla başlayarak yazarın dünyasına
dalmaları dileğiyle!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Toprağın Altındaki Sır</i>”, Tufan Çapar,
roman, Sadık Uygun Yayınları, İzmir, 2023.</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNoSpacing" style="line-height: 115%; margin-bottom: 12.0pt; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNoSpacing" style="line-height: 115%; margin-bottom: 12.0pt; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-language: TR;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNoSpacing" style="line-height: 115%; margin-bottom: 12.0pt; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-language: TR;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; margin-bottom: 12.0pt; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="color: #666666; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; margin-bottom: 12.0pt; mso-margin-top-alt: auto;"><b><span style="color: #666666; font-family: "Arial",sans-serif; font-size: 10.5pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p> </o:p></span></b></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-89146655631255137042023-08-05T05:56:00.001-07:002023-08-05T05:56:32.435-07:00DİKKAT ÇEKİCİ BİR BİLİM KURGU: BETER HAFİYELER<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjY3qVy--iTBBqUD2EMDKzJjZIdGgRadXGJiS4OzGCLyHs659lJSdb76mxO31tMQHgoCDbOCUEGftHxbtkSCtVJYfiGvnGP8jp7GhlW9MhvMnNeUzrVrlqrp3rlpTM9uBevaIseiKWub-PqrZrlI7KI-dbRXmJy_MXLXW7M9kBC6JOAH1Ux3N24jnodNLg/s273/indir%20(1).jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="273" data-original-width="185" height="273" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjY3qVy--iTBBqUD2EMDKzJjZIdGgRadXGJiS4OzGCLyHs659lJSdb76mxO31tMQHgoCDbOCUEGftHxbtkSCtVJYfiGvnGP8jp7GhlW9MhvMnNeUzrVrlqrp3rlpTM9uBevaIseiKWub-PqrZrlI7KI-dbRXmJy_MXLXW7M9kBC6JOAH1Ux3N24jnodNLg/s1600/indir%20(1).jpg" width="185" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">“Bir şey mi kaybettiniz? Beter Hafiye sizin
için bulur.” kartvizitinde yazan bu sözlerle başlıyor Ayşen Aydoğan’ın Sadık
Uygun Yayınları’ndan yayımlanan son romanı. Bu sözleri gördüğümde aklıma ilk
gelen klasik bir dedektiflik macerası okuyacağım oldu ancak hiç de öyle
olmadığını sayfalar arasında hızla ilerledikçe fark etmeye başladım.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Evet, dedektiflik var; evet, macera var ama
yapıtın türdeşi birçok romandan farkı bilim kurgu ögelerine de yer vermesi.
Konusundan biraz söz etmek gerekirse; ana karakterlerimizden Nar, aylar önce
kaybolan ablasını bulmak üzere annesini küçükken yitirmiş sınıf arkadaşı
Teo’nun da aracılığıyla kartvizitteki hafiyelere ulaşır ve aslında hafiyelerin
zamanda yolculuk yapabildiğini öğrenir. Paralel evrenlere gidebilen hafiyeler
aradıkları şeyleri rahatlıkla bulabilmektedir ancak bu sefer karşılarına hiç
beklemedikleri bir sorun çıkar.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">26 yıldan bu yana okul öncesinden lise dönemine
kadar akademik alandaki başarılı çalışmalarına kültür-yazın yayınlarını da
eklemeye başlayan Sadık Uygun Yayınları’nın yayımladığı ilk kitaplardan biri
olan Beter Hafiyeler, yaşananları her karakterin kendi ağzından anlattığı
bölümler halinde oluşturulmuş bir roman. Bu tarz romanları oluşturmak zordur
çünkü tüm karakterlerin yaşadıklarının örtüşmesi ve kaldığı yerden doğru bir
biçimde devam etmesi gerekir. Aydoğan bunu ustalıkla başarırken akıcı ve
sürükleyiciliğe de hiç zarar vermiyor aksine insanda merak duygusunu kitabın
sonuna kadar koruyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitabın devamının da geleceğini sevinerek
söyleyebilirim çünkü yazar kitabın sonunda bunu açıkça belirtmiş. Bir seri
olarak düşünüldüğü satır aralarında da zaten hissediliyor. 10-14 yaş
aralığındaki tüm çocukların hatta zamanda yolculuk, paralel evrenler
kavramlarına ilgi duyan tüm yetişkinlerin de severek okuyacakları bir roman
Beter Hafiyeler. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Beter Hafiyeler</i>”, Ayşen Aydoğan, roman,
Sadık Uygun Yayınları, İzmir, 2023.</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-81899793620747341752023-07-29T09:22:00.001-07:002023-07-29T09:22:14.714-07:00HAYALDE KALMASIN!<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpSp4xjqwTEtdMPRpz4_kKOcnCL_UmlghZC8AmTGRvnen2K8RdxcCzlR18qhsgFRm57QgmKyXXQwVOvnrGlDcX8twoUnLVFiKjtTS5TMbXqrOMJPPasC5C_WyYb6ejkHK29j2AT2gi1GT0ctAg2OKLY-k1-Mjcr7FEsBouFyvGId3iF1MwBBfaSE8TADU/s270/indir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="270" data-original-width="187" height="270" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpSp4xjqwTEtdMPRpz4_kKOcnCL_UmlghZC8AmTGRvnen2K8RdxcCzlR18qhsgFRm57QgmKyXXQwVOvnrGlDcX8twoUnLVFiKjtTS5TMbXqrOMJPPasC5C_WyYb6ejkHK29j2AT2gi1GT0ctAg2OKLY-k1-Mjcr7FEsBouFyvGId3iF1MwBBfaSE8TADU/s1600/indir.jpg" width="187" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">“Hayal olmadan gerçeğin atına binemiyorsun ki…”
sözünden ilham alarak yazılmış, son dönemlerde okuduğum en iyi yapıtlardan biri
Mehmet Atilla’nın Tudem’den yayımlanan son kitabı “Hayal Rüzgârları”. İçten
duygu aktarımı ve özellikle çocuk yazınında çok sık karşılaşmadığımız,
kahramanına “sen” dili kullandırılarak oluşturulması beni çok etkiledi.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">"Barış kendiliğinden oluşmaz, onu üretmek
gerekir." görüşünden yola çıkan yapıt, Kardak kayalıkları krizine bu sefer
çocukların gözünden yaklaşmış. Ana karakterimiz Meltem iki komşu ülkeyle ilgili
sıcacık bir hayale kapılıyor ve bunu gerçekleştirmek için en yakın arkadaşıyla
kuzeninden ve komşu ülke çocuklarından destek alıyor. Büyüklerin, daha doğrusu
kendini büyük gören siyasi liderlerin yıllardır çözmek istemediği böyle güncel
bir soruna çocukların hayal gücüyle yaklaşması bana “Keşke çocuklar yönetse
dünyayı.” dedirtiyor bir kez daha. Gerçi kitabın sonunda her şeyin bir rüya
olduğunu anlıyoruz ama o ana kadar yazarın bize duyumsattıkları için bile her
çocuğun okuması gereken bir roman yazmış sevgili Atilla.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitaptaki çocukların tümünün ve neredeyse tüm
karakterlerinin adının rüzgâr adlarından seçilmesi de hayal rüzgârlarının daha
da güçlü esmesini sağlıyor. Çocuklar adlarının hakkını verircesine hiç
yorgunluk belirtisi göstermeden oradan oraya mücadele için savruluyor ve bir an
bile pes etmiyorlar.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Savaşın birtakım çıkar odakları dışında kimseye
yararı olmadığını, umudun her zaman çocuklarda olduğunu eşsiz anlatımı ve
pürüzsüz diliyle metnin başından sonuna kadar öğretici olmayan bir üslupla
anlatıyor okura Atilla. Kitap 5, 6, 7.sınıflara öneriliyor yayınevinin
sitesinde ancak tüm yetişkinlerin de hem keyif alarak hem belki de “Dünya
barışı için bizler neler yapmalıyız?” deyip kendilerini sorgulayarak
okuyabilecekleri bir roman Hayal Rüzgârları. Stefan Zweig’in dediği gibi:
Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi. Umarım çocuklar bunu
başarır.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Hayal Rüzgârları</i>”,
Mehmet Atilla, roman, Tudem, İzmir, 2022.</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-3806217105204424642023-07-13T09:37:00.001-07:002023-07-13T09:37:31.171-07:00DİL BİLGİSİ DEĞİL, DİL’İN BİLGİSİ<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhckC878T9ct-Ig7KXEdDV4gQGWgPDU9TI4q-wsuyos4yFLs0sPIUnHXFzh4z_XWwkMUsaa7_erYxDeS1QpYuiHDMmWZ5vSpi2_fUWz1P2ZNP8ylCAh20Ue7esgDPtOj-F1l0wuZ3SNGCbCUEngjUFNQ0oDSbacLC3uJnzyN7VQxeNxOZB8r3BQkUdVtts/s225/indir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="225" data-original-width="225" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhckC878T9ct-Ig7KXEdDV4gQGWgPDU9TI4q-wsuyos4yFLs0sPIUnHXFzh4z_XWwkMUsaa7_erYxDeS1QpYuiHDMmWZ5vSpi2_fUWz1P2ZNP8ylCAh20Ue7esgDPtOj-F1l0wuZ3SNGCbCUEngjUFNQ0oDSbacLC3uJnzyN7VQxeNxOZB8r3BQkUdVtts/s1600/indir.jpg" width="225" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">Çok güzel bir
kitapla tanıştım geçen haftalarda. Hiç örneğine rastlamadığım, dillerle ilgili
bol örnek içeren, hem eğlenceli hem merak uyandıran bir kitap. Sanat Bellek
Yayınları’ndan İbrahim Metin imzalı “Çocuklar İçin Dil’in Bilgisi” kitabından
söz ediyorum. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">Alıştığımız
dil bilgisi kitaplarından farklı bir biçimde hazırlanan “Çocuklar İçin Dil’in
Bilgisi”, “Dilde yaşıyoruz” sözüyle açılıyor ve bu sözün ne kadar da doğru
olduğunu her sayfada okura Türkçeden ve diğer dillerden örneklerle gösteriyor.
Gösteren ve gösterilen ilişkisine her yaştan okurun anlayacağı biçimde
değinerek dilin sözcükleri ile anlamları arasında nedensiz bir ilişki olduğunu
belirtiyor “Elma ısırdığımızda sözcükteki sesleri yediğimizi düşünmeyiz.” örneğinde
olduğu gibi.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">Sözcüklerin
canlı varlıklar gibi doğup zamanı gelince öldüğünü/anlam değiştirdiğini/yeni
anlamlar kazandığını da çok somut ve anlaşılır örneklerle vermesi de çok
yerinde olmuş. Sözcüklerin bağlamına göre kullanımının ve anlamının değiştiğine
yönelik verilen “tuvalet” örneği son yıllarda sıklıkla kullandıklarımızdan
örneğin. Çoğu ortamda “tuvalet” yerine lavaboyu tercih ettiğimizin hepimiz
farkındayızdır. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">Sözcüklerle
anlamları arasındaki nedensizlik ilişkisinin yansıma sözcüklerde geçerli
olmadığını da farklı dillerdeki yansıma örnekleriyle veren yapıt, 12-70 yaş
aralığında herkese seslendiğini iddia ediyor ki gerçekten de doğru bir iddia.
Kitabı resimleyen Gencer Özdamar’ın da hakkını teslim etmem gerek. İçerikle
uyumlu ve bir o kadar da albenisi yüksek çizimler var ki insan gözünü alamıyor.
Her yaştan okurun dille ilgili temel bilgileri edinip kafasındaki sorulara
yanıtlar bulabileceği bu kitabı önce çocuklarımızın, sonra da biz yetişkinlerin
okuması dileğiyle!<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Çocuklar
İçin Dil’in Bilgisi</i>”, İbrahim Metin, inceleme, Sanat Bellek Yayınları,
İstanbul, 2022</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-61156857012639879642023-05-13T10:51:00.000-07:002023-05-13T10:51:12.558-07:00ANNEMSİZ DÖRDÜNCÜ ANNELER GÜNÜ<p><b style="mso-bidi-font-weight: normal; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Özlemi Asla Dinmeyen Canım Annem,<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Zaman ne de hızlı akıyor, sensiz ama
seninle dolu 4 yıl geçmiş. Dördüncü anneler günüm olacak sana sarılmadan,
sesini bile duymadan.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Evet, zaman bazı şeyleri gerçekten kolaylaştırıyor
ama kalbimin derinliklerinde sana olan sevgimi hiç azaltamıyor. Evin önünden
geçerken, öğle aralarımda telefonu elime aldığımda, Öykü’mle bizim oradaki
parkın önünden her geçişimde hep bir burukluk çöküyor yüreğime. Geçişim diyorum
çünkü eskisi gibi parka gitmiyor bizimki. E tabii büyüyor artık. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Seni sonsuzluğa uğurlayalı 45 ay
olacak neredeyse. Dile kolay, kalbe zor bir zaman dilimi. Hayatımın 39 senesini
seninle geçirdikten sonra 4 sene bile sensiz ne kadar zor tahmin edemezsin.
Daha dün gibi anımsıyorum tüm yaşadıklarımızı. Ara ara açıp bakıyorum
albümlere. Ne çok anı biriktirmişiz seninle; çoğu hüzünlü, kimi mutluluk dolu,
kimi komik. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Yıllar yıllar önce henüz ikimiz de
gençken, hayat bize daha ağır darbelerini henüz vurmamışken ne eğlenirdik
birlikte, ne kahkahalarla çınlatırdık etrafımızı. Artık hepsi mazide kalmış
gibi görünse de benim için sen hep şu anımda yaşıyorsun ve geleceğimde yaşamaya
devam edeceksin. Ben seni her düşündüğümde bir yandan gözlerim doluyor bir
yandan da yüzümde kocaman bir gülümseme beliriveriyor.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Torunun gayet iyi maşallah, ana
okuluna devam ediyor, seneye birinci sınıfa gidecek. Bıcır bıcır konuşuyor, ne
sözler ettiğini keşke duyabilseydin, bizi her seferinde hayrete düşürüyor.
Merak etme, seni hiç unutmadı, özellikle onu güldürmek için çubuk kraker
yiyişini hep anımsatıyor bana. Birlikte ara sıra fotoğraflarına bakıyoruz. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Beni sorarsan gayet iyiyim. Kızımla
bol bol vakit geçirmeye çalışıyorum. Onun büyümesinin her anında yanında olmak
ve elimden geldiğince bir şeyler öğretmeye çalışmak için sürekli çabalıyorum.
Artık önceliğim kızım. Şimdi daha iyi anlıyorum bir ebeveyn olmanın ne demek
olduğunu.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Üç senedir bıkmadan paylaştığım bir
söz düşüyor aklıma: “Seni dünyada koşulsuz seven tek varlık annedir; diğer
insanlar seni ‘çünkü’lerle sever, anne ise ‘rağmen’lerle.”. Ne kadar da doğru
olduğunu yaşadıkça daha iyi anlıyorum. Seni ne kadar kırsam da sen hep beni
affettin, karşılık beklemeden, hesap kitap yapmadan. Hakkını asla ödeyemem
canım annem.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Mektubuma burada son verirken seni
çok ama çok özlediğimi bir daha belirtmek istiyorum canım annem. Keşke
sözcükler yetse özlemimi ifade etmeye ama ne yazık ki kifayetsiz kalıyor onlar
da. Mektubumu bitirdiğim gibi keşke sana olan özlemimi de sonlandırabilsem ama
bu asla mümkün değil, gerçi seni özlemekten de vazgeçmek istemem, o da ayrı bir
konu. Huzur içinde uyu güzel kızımın biricik babaannesi, annelerin en güzeli.
Seni her zaman sevgi ve saygıyla anmaya devam edeceğim. İyi ki benim annemsin,
iyi ki seninle bir ömrün uzun bir zamanını geçirebilmişim. Seni sonsuza kadar
sevecek oğlundan en derin saygılarla! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-11755912754191048582023-05-05T09:05:00.001-07:002023-05-05T09:05:17.093-07:00SANATIN IŞIĞI AYDINLATSIN DÜNYANIZI<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgru_ZuSYbzmtvk7J9XKLYKsyPmDeQsomrGEmeca8juHdjpacC8LiBJf-yV_hFNVVdDhgojYTl1EUMaJUpvjrgb7nvHuc-WvTq0iu4dPAecXu21rROx8fJ7COpaKUsSHwZ9idMT11W85H29abBNOIM5Rx6RPaAFsRhiRiTuqQC_CserXsSIsI-hCuGh/s468/9786052857687_185bc.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="468" data-original-width="314" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgru_ZuSYbzmtvk7J9XKLYKsyPmDeQsomrGEmeca8juHdjpacC8LiBJf-yV_hFNVVdDhgojYTl1EUMaJUpvjrgb7nvHuc-WvTq0iu4dPAecXu21rROx8fJ7COpaKUsSHwZ9idMT11W85H29abBNOIM5Rx6RPaAFsRhiRiTuqQC_CserXsSIsI-hCuGh/s320/9786052857687_185bc.jpg" width="215" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">“Sanat gerçeklikten bir
kaçıştır. İyi bir resmi asla gerçekle mahvetme.” ile “Düşündüğüm tek şey
renklerime şarkı söyletmekti. “ifadeleri, Matisse’in sanata bakışını yapıtta en
iyi anlatan ifadelerden sayılabilir. Modern resmin babası kabul edilen ve
kendinden on iki yaş küçük Picasso’ya esin kaynağı olan Matisse renklerle
oynamayı ve herkesin gördüğünü değil, kendisinde oluşturduğu duyguları resmeden
bir sanatçıydı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Değerli ressam-yazar
Asuman Portakal’ın Tudem’den yayımlanan son kitabı Matisse’in Işığı, modern
resmin ve fovizm akımının kurucusu kabul edilen Henri Matisse’le ilgili
kurgulanmış altı öyküden oluşuyor. Derin bir araştırmaya dayanan bilgiler
ışığında oluşturulduğu belli olan yapıtta öykülerde; yaşananlar Matisse'in kızı,
kedileri, Japon balıkları ve hatta makasının ağzından anlatılarak farklı bakış
açılarına da yer verilmiş.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yazarın dili su gibi akıp
gidiyor. Zorlanmadan ve keyifle okuduğum kitabın benim gibi sanata ilgili olup
da çok da bilgili olmayan birine çok yeni bilgi kattığını da söylemeden
geçemeyeceğim. Eğer siz ve/veya çocuklarınız, öğrencileriniz sanata ilgiliyse
bu kitabı mutlaka okumanızı öneriyorum.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yazarın anlatıcı
seçimlerine göre dildeki kalıp ifadelerle oynaması da bir dil öğretmeni olarak
hem ilgimi çekti hem de hoşuma gitti açıkçası. Örneğin evin kedisinin
akvaryumdaki balığı üzgün görünce “<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Karavaryum</i>’da
gemilerin mi battı?” ifadesi ve yine balığın diğer balıklara “Bıkmadınız mı
kavgadan? Böyle devam ederseniz ikiniz de <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Dalgalı
Köy’ü</i> boylayacaksınız.” ifadeleri yüzümde uzun süreli tebessüm bıraktı.
Özellikle makasın anlatıcı olduğu bölüm gerçekten de yaratıcılık doluydu.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Öyküler sizi o kadar
sarıp sarmalıyor ki içindeki bilgilerle yetinemeyip daha fazlası için
araştırmaya başlıyorken buluyorsunuz kendinizi. Özellikle, uzun yıllar
Matisse’in yardımcılığını yapan Lidya (Lydia Delectorskaya) çok ilgimi çektiği
için oturdum, kendisiyle ilgili ne bulduysam okudum. Bir yapıtın sizi başka
başka alanlara itmesi, merak unsurunuzu tetiklemesinden daha çok keyif veren
çok şey yoktur kanımca.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Kitap 4-7.sınıflara
öneriliyor yayınevinin sitesinde ancak sanata ilgi duyan tüm yetişkinlerin de
hem keyif alarak hem de gerçekten de çok yararlı bilgiler öğrenerek ve en
önemlisi de öğrenme isteği hissederek okuyabilecekleri bir yapıt Matisse’in
Işığı. Haydi, izin verin de sanatın sonsuz ışığı aydınlatsın dünyanızı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Matisse’in
Işığı</i>”, Asuman Portakal, öykü, Tudem, İzmir, 2023.</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-18349034315554916942023-04-07T08:53:00.001-07:002023-04-07T08:53:19.786-07:00TUHAF SORULARA ÇILGIN YANITLAR<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOCyFykKXhrUXSWlCDiPvODfoEt5NOoNRu_GwmF8TA-nCuqETz8cLXMWFWgdumDiSTWxvMXzpW4jnhhar-uciHvs-3atZKkupW1FJDYoNSliQzoIdMe8e7vrkGULuaJisxopC4izvDYRzJbGjBWrTjulyhenUZp_YBwyxbhzU1cdeXnSeNisFvEcF1/s270/indir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="270" data-original-width="186" height="270" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOCyFykKXhrUXSWlCDiPvODfoEt5NOoNRu_GwmF8TA-nCuqETz8cLXMWFWgdumDiSTWxvMXzpW4jnhhar-uciHvs-3atZKkupW1FJDYoNSliQzoIdMe8e7vrkGULuaJisxopC4izvDYRzJbGjBWrTjulyhenUZp_YBwyxbhzU1cdeXnSeNisFvEcF1/s1600/indir.jpg" width="186" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">“Kitaplarla karşılaşma anlarımız insanlarla
olana benziyor aslında. İlk izlenimde pek hoşlanmayıp ön yargılı
davranabiliyoruz bazen. Tanışıklık biraz ilerleyince ağız burun
kıvırmalarımızın yanılgıya dönüştüğünü fark ediyoruz. İnsana da kitaba da bir
şans…” diyor Tudem’den yayımlanan son kitabı Aklımda Tuhaf Sorular’ın daha ilk
denemesinin son paragrafında sevgili Mavisel Yener. Bir Türkçe-edebiyat
öğretmeni olarak kitaplara şans vermekle ilgili düşündüklerimi o kadar güzel
dile getiriyor ki hayran olmamak mümkün değil.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Deneme, edebiyatta kimliğini tam olarak
bulamamış bir türdür bana göre, nereye çeksen oraya gider; bazen söyleşiye,
bazen anıya, bazen öyküye, çokça şiire selam çakar… Ama sanılanın aksine de
zordur bu alanda kalem oynatmak. Derslerde bu konuyu işlerken kanıtlama
ihtiyacı duymadan her konuda duygu ve düşüncelerimizi rahatça anlatabildiğimiz
tür diye söz ederiz de aslında kolay mıdır insanın duygu ve düşüncelerini okuru
sıkmadan anlatabilmesi? Kanıtlamak gerekmez deriz ama kültürel bir birikimimiz
yoksa nitelikli olur mu yazdıklarımız? <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">İşte Yener, yetişkinlerin bile okumakta
zorlandıkları bir türde küçük okurlar için “büyük” denemeler yazmış ve ne güzel
ki biz okurlarla paylaşmış. Biz okurlar diyorum çünkü okurken yüzümden
gülümsemem, belleğimden düşüncelerim eksik olmadı, çocukları düşünemiyorum
bile! Denemenin bir şey öğretme kaygısı bildiğiniz üzere yoktur ama iyi
denemelerde olduğu gibi Yener’in denemelerinde de ilginç bilgilerle
karşılaşıyoruz. Örneğin Lodosçu Amca Sokağı adlı denemede Estonya’daki Çorba
Kasabası’nın adının öyküsünü öğreniveriyoruz.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">İnsanlarla sümüklü böceklerin ortak yanını,
sanal dünyadaki bilgilerin güvenirliğini, yaşadığımız yüzyılın bir kokusu olup
olmadığını, kalemlerle insanları birbirinden ayıran en önemli özelliği, Karagöz-Hacivat’ı,
esprilerin son kullanım tarihini ve bir bu kadar daha tuhaf konular hakkında
sorgulamaları samimi ve eğlenceli bir üslupla aktarıyor “diş işleri, düş işleri
benim bu işleri niçin seçtiğim belli” diyen sevgili diş hekimi yazar Yener.
Yapıtın çocuk ve gençlik yazınımızda çok örneğinin olmadığını da burada
belirtmek gerekir diye düşünüyorum çünkü genellikle deneme yetişkinlerin
yetişkinleri düşünerek kaleme aldığı bir tür olarak karşımıza çıkmakta.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitap 3, 4, 5 ve 6.sınıflara öneriliyor
yayınevinin sitesinde ancak içindeki çocukla bağını hiç koparamayan tüm
yetişkinlerin de hem keyif alarak hem de sorgulayarak okuyabilecekleri bir deneme
seçkisi Aklımda Tuhaf Sorular. Gelin yazımızı kitaptaki “tuhaf” sorulardan
biriyle bitirelim. “Kalemle insanı birbirinden ayıran en önemli özellik nedir?
Birinin yazdıkça tükenmesi, diğerinin yazdıkça çoğalması.” Üreterek
çoğaldığınız günlerin artması dileğiyle!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Aklımda Tuhaf Sorular, Mavisel Yener, Tudem,
İzmir, 2022.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-48517595051948174662022-10-21T08:44:00.003-07:002022-10-21T08:44:50.955-07:00SÜPER BABAANNE<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiKz2DkuQPeVrs4aM1oDbb9eKeaq3N7T260zhTsg6ZKFJEornIQWkkXYSG8ix--obGlwMTJJa_8PQ8v1gAgDOXicpM7MtvM2HoVuJoTxnscoor20JdOKxkYj_smuzmwXkfZ61pYdulhvXZCUuE3SbPGdOHBduL9fmhvE9z9d0IgDLw90aG57f6LygJA" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="185" data-original-width="123" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiKz2DkuQPeVrs4aM1oDbb9eKeaq3N7T260zhTsg6ZKFJEornIQWkkXYSG8ix--obGlwMTJJa_8PQ8v1gAgDOXicpM7MtvM2HoVuJoTxnscoor20JdOKxkYj_smuzmwXkfZ61pYdulhvXZCUuE3SbPGdOHBduL9fmhvE9z9d0IgDLw90aG57f6LygJA" width="160" /></a></div><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">“Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya
bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.” diyen Tolstoy’un
vardır bir bildiği muhakkak ancak Ahmet Büke’nin öykülerinin hepsi Tolstoy’un
açıklamasına uymasa da bende yarattığı etki çok büyük. Büke’yle, daha sonradan Dünya
Kitap 2015 Yılın Telif Kitabı Ödülü’ne değer görülen İnsan Kendine De İyi
Gelir (2015, ON8) ve Gizli Sevenler Cemiyeti (2016, ON8) adlı kitaplarında
toplanan ON8 Blog’daki “Sosyal Ayrıntılar Ansiklopedisi” adlı köşesinde her
hafta paylaştığı öyküleri aracılığıyla tanıştım ve o gün bu gündür
yayımladığı her yapıtı takip etmeye çalıştım. Kendisinin hem yetişkinlere hem
ergenlere hem de çocuklara aynı etkiyle seslenebilen ender yazarlardan olduğunu
düşünürüm.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Büke’nin, “Günışığı Kitaplığı”ndan yayımlanan çocuklar
için yazdığı son kitabı “Babaannem, Kurbağalar ve Hayat” kitabı, 9 yaşında anne
ve babasını bir kazada yitirdiğinden beri babaannesiyle yaşayan bir çocuğun
hayat dolu, sıra dışı babaannesiyle yaşadıklarını yine babaannesinin kendisine
armağan ettiği bir anı defterine kaydettiği anılardan oluşuyor. 16 farklı
öykünün birleşip bir roman izleği oluşturduğunu söyleyebileceğimiz yapıt, her
yaştan okurun yüzünden hoş tebessümler yaratmayı başarıyor. Yazarın içinde
yaşadığı coğrafyayı ve o kültüre ait ögeleri (karsambaç, şevketibostan gibi
yöresel ifadeleri) bundan önceki tüm yapıtlarında olduğu gibi ustalıkla ele
aldığını neredeyse her bölümde görebiliyoruz. <o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitap 3, 4 ve 5.sınıflara öneriliyor
yayınevinin sitesinde ancak her zaman vurguladığım gibi, içindeki çocukla
bağını hiç koparamayan tüm yetişkinlerin de hem keyif alarak hem de hayatta tüm
zorluklara karşın umudun yitirilmemesi gerektiğini yeniden anlayarak
okuyabilecekleri bir öykü zinciri “Babaannem, Kurbağalar ve Hayat”. Her gecenin
bir sabahı olduğunu fısıldayarak bağırıyor bizlere Büke her satırında. Umudunuzu
asla yitirmemeniz dileğiyle!<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 9pt; line-height: 107%;">“<i>Babaannem,
Kurbağalar ve Hayat</i>”, Ahmet Büke, roman, Günışığı Kitaplığı, İstanbul,
2022.</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p><p>
</p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-85055831677823773622022-10-02T07:56:00.007-07:002022-10-02T07:56:59.208-07:00ANTİK PERGAMON'DA SOLUKSUZ BİR MACERA<p> </p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDP4iynJKHP394UbuaDt0OT3expCm8JHfVw7Qc9qfcCpZgb-m9wuHAjiuS2eDpb_Ui5RfrGC6i4fIGDGD2vOi_81mmp-kL0-7fl9gRwIu6AuZMN-ntIu2wTOrYBBFm6SF856rJNY3EA1wLX4TRuSY6FfiMx_xErC3B_sFmpaxZoaLVxyVgWIXJnz6q/s225/indir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="225" data-original-width="225" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDP4iynJKHP394UbuaDt0OT3expCm8JHfVw7Qc9qfcCpZgb-m9wuHAjiuS2eDpb_Ui5RfrGC6i4fIGDGD2vOi_81mmp-kL0-7fl9gRwIu6AuZMN-ntIu2wTOrYBBFm6SF856rJNY3EA1wLX4TRuSY6FfiMx_xErC3B_sFmpaxZoaLVxyVgWIXJnz6q/w200-h200/indir.jpg" width="200" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span> </span>“Kişinin
üzerinde düşünmediği ilmin ve kullanmadığı aklın hiçbir faydası yoktur.” sözüyle
de bilinen, 2. yüzyılda Bergama’da yaşamış tıp doktoru ve filozof Galen’in
memleketine götürüyor okuru son romanı “Pergamon’un Kayıp Hazinesi”nde değerli
yazar Nesibe Çakır. Galen’in sözü romanı okurken sürekli aklıma takılıyor.
İnsanlığın Pergamon gibi bir değerden günümüz Bergama’sına nasıl geldiğini
düşünüyorum. O eşsiz mimari, kentsel düzen hayal gibi geliyor sayfalar arasında
gezinirken.<o:p></o:p></span><p></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Yapıtın
her satırında, İstanbul Üniversitesinde ve Almanya’da klasik arkeoloji, ön Asya
arkeolojisi ve sanat tarihi dallarında eğitim gören, halen Çukurova
Üniversitesi Arkeoloji bölümünde öğretim görevlisi olan Nesibe Çakır’ın derin
bilgi birikimini fark etmemek mümkün değil. Roman, Pergamon’un dar
sokaklarında, ninesinden öğrendiği içerikleri gizli karışımlarla hazırladığı parfüm,
şifalı sabun, doğal maske ve benzerlerini satan ana karakter Arete’yi tanıtarak
başlıyor. Arete ninesi ve abisiyle, yeni atanan valinin karısının, atalarının
asırlardır yaşadıkları evi işgal etmesi yüzünden başka bir eve taşınmak zorunda
kalmıştır ve valinin karısına öfke doludur. Kadının kötü emellerini öğrendikten
sonra çok heyecanlı ve gizem dolu bir hazine avı başlar. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Yapıtın
en sevdiğim yönü ise kitapların ne denli değerli olduğunu her bölümünde
vurgulaması. “Pergamon’un Kayıp Hazinesi” gerçek hazinenin altın vb. değil,
insanları her harfiyle aydınlatan kitaplar olduğunu bir kez daha, öğretici
üsluptan uzak bir şekilde anlatan yapıtlardan olmayı başarıyor. Belki hiç
duymadığımız ve kulağa hoş gelebilecek Yunanca sözcükler, o dönemin ilginç
yaşam kültürü ve Yusuf Tansu Özel’in benzersiz çizimleri kitabı daha da sürükleyici
hale getiriyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitap 4, 5 ve 6. sınıflara öneriliyor
yayınevinin sitesinde ancak tarihe ilgi duyan tüm yetişkinlerin de hem keyif
alarak hem yeni şeyler öğrenerek okuyabilecekleri bir roman </span><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Pergamon’un
Kayıp Hazinesi.<span style="background: white; color: #3a3a3a;"> Ünlü düşünür
Plinius’un “Küçük Asya’nın en muhteşem şehri” dediği Pergamon’a gitmeye ne
dersiniz? </span><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“Pergamon’un Kayıp
Hazinesi”, Nesibe Çakır, roman, Can Çocuk, İstanbul, 2022</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-4768643917313005882022-08-19T12:02:00.002-07:002022-08-19T12:02:51.007-07:00GÖRDESLİ MAKBULE VE DEMİRCİ AKINLARI<p> </p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kurtuluş
Savaşı’mızın arka planda kalan kahramanlarından Gördesli Makbule ekseninde,
akıncıların mücadele ettiği Balıkesir, Bigadiç Sındırgı, Gördes, Demirci,
Selendi, Eşme, Kula ile Simav vadi oluğunun kuzeyindeki Akdağ ve Ulus Dağı
civarında gerçekleşen kurtuluş mücadelemizi ele alıyor son romanında Serra
Menekay. Romanda olaylar 23 Ocak 1921’de Kuvayı Seyyare’nin dağılmasıyla
başlıyor, 30 Eylül 1922 Balıkesir’de Demirci Akıncıları’nın dağılma kararıyla
sona eriyor. Tarihi bir roman niteliğindeki eserde tüm olaylar ve karakterler
tarihi belgelere dayanılarak veriliyor edebi niteliğinden ödün vermeden.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">“Gördesli
Makbule ve Demirci Akınları” ile onuncu kitabını yayımlayan Serra Menekay,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>aynı zamanda uzman bir tıp doktoru ve sivil
toplum kuruluşlarındaki çalışmalarıyla da tanınan değerli bir kişilik. Bundan
önceki yapıtlarında olduğu gibi bu eserin de çok ciddi bir araştırma sürecine
dayandığı ve esere çok emek harcandığı daha ilk sayfalardan belli oluyor.
Bilimsel verilere dayansa da akıcılığını ve sürükleyiciliğini hiç kaybetmeyen yapıt,
kurtuluş mücadelesini iyi bildiğini düşünenlerin bile aslında geri planda neler
yaşandığını görmesi amacıyla okunması gereken bir yapıt. Gördesli Makbule gibi
eşsiz bir kişiliği tanımak için bile fırsat vermeye değecek bir aydınlanma.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Atalarımızın
ne zorluklarla mücadele ettiğini, bağımsızlık uğruna ne canlar yitirildiğini
gözleriniz yaşlı bir şekilde okurken sorgulamayı da unutmayacağınız bir roman
“Gördesli Makbule ve Demirci Akınları”. Özellikle genç okurların mutlaka
okuması dileğiyle!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%;">“Gördesli
Makbule ve Demirci Akınları”, Serra Menekay, roman, Galeati Yayıncılık, Ankara,
2022.<o:p></o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-87093141352850379692022-08-05T01:34:00.002-07:002022-08-05T01:34:12.234-07:00BOZUK AMA İYİ NİYETLİ PUSULANIN ÖYKÜSÜ<p> </p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">“Hayat,
hayal üstüne kuruludur, Yavru; hayal biterse hayat da biter. İşte yollardayız,
hayallerimizin peşinden gidiyoruz.” sözleriyle dillendiriyor yolculuklarının ve
hatta romanın amacını ve net olmayan rotasını torunu Tunç’a yapıtın hemen
başlarında Kâtip dede. Biz de böylelikle ana karakterlerin bile öngöremediği
yolculuk rotasıyla dalıyoruz maceranın içine.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Tarihi
genç okurlara nitelikli yapıtlarıyla sevdiren usta yazar İsmet Bertan,
“Günışığı Kitaplığı”ndan yayımlanan son yapıtı “Bozuk Pusula”da, çok sevdiği
eşini zamansız kaybeden Kâtip dede ve torunu Tunç’u, bozuk bir pusulanın kafası
bozuk figürü Prens Valetta’nın yol göstericiliğinde doğa, tarih ve efsanelerle
dolu bir macerayla buluşturuyor okurları. Yaz tatilinde dede ve torun, Tırtıl
adını verdikleri karavanlarıyla hayallerindeki yolculuğa çıkıyorlar ama evde
anne tarafından belirlenen plana değil de kitapta çok önemli bir yere sahip,
bozuk bir pusulanın bozuk figürünün rotasına uymayı tercih ediyorlar çünkü
bozuk figürün kayıp diğer parçasına ulaşacaklarına inanıyorlar. Ankara’dan
Hattuşa’ya, Divriği’den Nemrut’a kadim uygarlıkların izinde yöresel
zenginlikler ve efsanelerle zenginleşen romanda dede ile torun kendileri de
efsanenin bir parçası oluyorlar. Bertan’ın esprili, yalın ve bir o kadar da
içten anlatımıyla kitabı elinizden bırakamadan bitiriveriyorsunuz.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitap 4, 5, 6 ve 7. sınıflara öneriliyor
yayınevinin sitesinde ancak içindeki çocukla bağını hiç koparamayan, farklı
kültürlere ilgi duyan tüm yetişkinlerin de hem keyif alarak hem yeni şeyler
öğrenerek okuyabilecekleri bir roman Bozuk Pusula. Hayalinizi gerçekleştirmek
için asla geç değildir, unutmayın!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Bozuk Pusula</i>”, İsmet Bertan, roman,
Günışığı Kitaplığı, İstanbul, 2022</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-60393832167516358302022-05-08T00:34:00.004-07:002022-05-08T00:35:29.050-07:00ANNEMSİZ ÜÇÜNCÜ ANNELER GÜNÜ<p><b style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Biricik Annem,<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Zaman ne de hızlı akıyor, şöyle bir
bakıyorum da takvime neredeyse üç yıl olacak sensiz ama seninle. Benim üçüncü
anneler günüm olacak sana sarılmadan, sesini bile duymadan.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Evet, zaman bazı şeyleri gerçekten kolaylaştırıyor
ama kalbimin derinliklerinde sana olan sevgimi hiç azaltamıyor. Evin önünden
geçerken, öğle aralarımda telefonu elime aldığımda, Öykü’mle bizim oradaki her
parka gidişimde hep bir burukluk çöküyor yüreğime.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Seni sonsuzluğa uğurlayalı 33 ay olacak
neredeyse. Dile kolay, kalbe zor bir zaman dilimi. 39 senesini seninle
geçirdikten sonra 3 sene bile sensiz ne kadar zor tahmin edemezsin. Daha dün
gibi anımsıyorum tüm yaşadıklarımızı. Ara ara açıp bakıyorum albümlere. Ne çok
anı biriktirmişiz seninle; çoğu hüzünlü, kimi mutluluk dolu, kimi komik. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Yıllar yıllar önce henüz ikimiz de
gençken, hayat bize daha ağır darbelerini henüz vurmamışken ne eğlenirdik
birlikte, ne kahkahalarla çınlatırdık etrafımızı. Artık hepsi mazide kalmış
gibi görünse de benim için sen hep şu anımda yaşıyorsun ve geleceğimde yaşamaya
devam edeceksin. Ben seni her düşündüğümde bir yandan gözlerim doluyor bir
yandan da yüzümde kocaman bir gülümseme beliriveriyor.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Sevgili annem, dünyayı iki yıldan
fazla süredir kasıp kavuran salgından biz de nasibimizi aldık ama merak etme,
iyiyiz. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Torunun gayet iyi maşallah, bu sene
kreşe başladı. Bıcır bıcır konuşuyor, ne sözler ettiğini keşke duyabilseydin,
bizi her seferinde hayrete düşürüyor. Merak etme, seni hiç unutmadı, özellikle
onu güldürmek için çubuk kraker yiyişini hep anımsatıyor bana. Birlikte ara
sıra fotoğraflarına bakıyoruz. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Beni sorarsan gayet iyiyim. Kızımla
bol bol vakit geçirmeye çalışıyorum. Onun büyümesinin her anında yanında olmak
ve elimden geldiğince bir şeyler öğretmeye çalışmak için sürekli çabalıyorum.
Artık önceliğim kızım. Şimdi daha iyi anlıyorum bir ebeveyn olmanın ne demek
olduğunu.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">İki senedir paylaştığım bir söz
düşüyor aklıma: “Seni dünyada koşulsuz seven tek varlık annedir; diğer insanlar
seni ‘çünkü’lerle sever, anne ise ‘rağmen’lerle.”. Ne kadar da doğru olduğunu
yaşadıkça daha iyi anlıyorum. Seni ne kadar kırsam da sen hep beni affettin,
karşılık beklemeden, hesap kitap yapmadan. Hakkını asla ödeyemem canım annem.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Mektubuma burada son verirken seni
çok ama çok özlediğimi bir daha belirtmek istiyorum canım annem. Keşke
sözcükler yetse özlemimi ifade etmeye ama ne yazık ki kifayetsiz kalıyor onlar
da. Mektubumu bitirdiğim gibi keşke sana olan özlemimi de sonlandırabilsem ama
bu asla mümkün değil, gerçi seni özlemekten de vazgeçmek istemem, o da ayrı bir
konu. Huzur içinde uyu güzel kızımın biricik babaannesi, annelerin en güzeli.
Seni her zaman sevgi ve saygıyla anmaya devam edeceğim. İyi ki benim annemsin,
iyi ki seninle bir ömrün uzun bir zamanını geçirebilmişim. Seni sonsuza kadar
sevecek oğlundan en derin saygılarla! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-37546954318921609932021-12-26T22:10:00.001-08:002021-12-26T22:10:44.538-08:00KUMSAL’IN ÇİZGİLİ DÜNYASI<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgVByi-Yz7ydHHfH9gmvSS09xMXdHqa2Cn-q8FY3J-PUnY9lswlybiQlqQYHu_TyDb2a0-4rSZ6BPasmp7SY_JAKyrxQSYQkBwdnn9_pOULxh8qULMQgIyI9Tge9FF8xkja9sVEdYSc-flP2J8sQv4OhU-AHLzQE7Jy5UHqQLmgCo2JF1L55S6y1nsi=s275" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="275" data-original-width="183" height="275" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgVByi-Yz7ydHHfH9gmvSS09xMXdHqa2Cn-q8FY3J-PUnY9lswlybiQlqQYHu_TyDb2a0-4rSZ6BPasmp7SY_JAKyrxQSYQkBwdnn9_pOULxh8qULMQgIyI9Tge9FF8xkja9sVEdYSc-flP2J8sQv4OhU-AHLzQE7Jy5UHqQLmgCo2JF1L55S6y1nsi" width="183" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Ne çok gereksiz şeyi takıyoruz kafamıza günlük
hayatta, hiç düşündünüz mü? Hayat telaşıyla, sonradan düşündüğümüzde saçma
sapan diye nitelendirdiğimiz anlamsız şeylerle boğuşurken “an”ı kaçırıyoruz.
Bir de bunun yanında OKB’niz yani takıntı bozukluğunuz olduğunu düşünün, yaşam
ne çok zorlaşırdı değil mi? Çocuk ve gençlik edebiyatımızın sevilen kalemi
Hanzade Servi, Tudem’den yayımlanan Kumsal’ın Çizgili Dünyası adlı yapıtında
bizi on üç yaşında, OKB teşhisi konmuş Kumsal adındaki sevimli oğlanla
tanıştırıyor. Kitabı okudukça Kumsal’la duygudaşlık (empati) yapıp hayatının ne
kadar zorluklarla dolu olduğunu görüp üzülüyor insan ister istemez. Zaten
çocuklarımıza yeterince zorluk çıkarttığımız yeryüzünde Kumsal gibi
çocuklarımızın varlığı derinden yaralıyor bizi ama enseyi karatmamıza izin
vermiyor Servi. Kitabın her satırında yaşama sevgisi ve umudu bize göz
kırpıyor.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Yazarın ad seçimleri de hayli eğlenceli ve
yaratıcı. Kumsal Mavidalga, Şırılırmak, Muhteşem ve Harika teyzeler, Esila,
Müzeyyen Pirüpak… Verilen adların karakter özellikleriyle de ilişkili olduğunu
okudukça ve üzerinde düşündükçe anlayabiliyorsunuz. Kumsal’ın çevresindeki
herkes bilerek veya bilmeyerek takıntılarını yenmesinde yardımcı olurken
dostluğun, sevginin, desteğin önemini bir kez daha hatırlıyoruz. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Yapıtta dikkatimi en çok çeken bölümlerin
başında Kumsal’ın okulundaki tiyatro gösterisinde neredeyse herkesin prens veya
prenses olmak istemesiydi. Servi, günümüzde toplumumuzda sıkça karşılaştığımız,
çoğunlukla aile kaynaklı “En iyi, en önde ben olmalıyım.” temelli davranış
modeline değinirken çözümü çocukların bulmasına da aracı olarak etkileyici bir
iş çıkarmış. Yardımcı rollerin de en az başrol hatta belki onlardan da değerli
olabileceğini Müzeyyen karakteriyle destekleyerek bir kez daha okura sunan
Servi, okura kanımca çok anlamlı bir armağan sunmuş. “Biz hayatımızın
kameramanı değil, başrol oyuncusuyuz Kumsal. Gördüklerini kaydetme telâşını
bırak; sadece yaşa.” ifadeleriyle de önemli olanın insanın kendi yaşamında
başrolü oynaması olduğunu ekleyerek çok önemli bir yaşam dersi vermeyi ihmal
etmemiş. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitap 4, 5, 6 ve 7. sınıflara öneriliyor
yayınevinin sitesinde ancak her zaman belirttiğim gibi içindeki çocukla bağını
hiç koparamayan tüm yetişkinlerin de hem keyif alarak hem de belki kendi
takıntılarını sorgulayıp çözüme ulaştırarak okuyabilecekleri bir roman Kumsal’ın
Çizgili Dünyası. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Kumsal’ın Çizgili Dünyası</i>”, Hanzade
Servi, roman, Tudem, İzmir, 2021</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-45080256259014718982021-11-18T00:49:00.005-08:002021-11-18T00:51:08.510-08:00SON ŞANS DURAĞI, UMUDUN SON TANIMI<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjoWZJIBrEsqxUxxVqXO6NnkTiBlU7mOD83JEL1wIlnKj7Hty2FYiy1-JI4PtKNVO_iNRdIie4QFealTwnGH1OZRFLJjW-fcyTyx4B7YNlh90PqXQsz_NuqRyxGKDyMSsmycTJZ2m9Qt4/s900/son-sans-duragi-kapak.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="600" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjoWZJIBrEsqxUxxVqXO6NnkTiBlU7mOD83JEL1wIlnKj7Hty2FYiy1-JI4PtKNVO_iNRdIie4QFealTwnGH1OZRFLJjW-fcyTyx4B7YNlh90PqXQsz_NuqRyxGKDyMSsmycTJZ2m9Qt4/s320/son-sans-duragi-kapak.jpg" width="213" /></a></div><br /> <p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">“Yaşam bedenin fiziksel olarak işlevlerini
yitirdiğinde değil, insanın umudunu tükettiğinde biter.” sözünü her satırında
derinden hissettiren bir yapıtla karşımızda yine her yaşa hitap eden değerli
yazar Çiğdem Sezer. “Günışığı Kitaplığı”ndan yayımlanan son kitabı “Son Şans
Durağı” okuru önce adıyla yakalıyor; sonra da içtenlikle işlenmiş olay örgüsü,
karakter çözümlemeleriyle okurun kitabı elinden düşürmemesini sağlıyor. Son
Şans Durağı başlığı okudukça ne kadar yaratıcı bir seçim olduğunu bize
kanıtlıyor. Yazma çalışması yaptığım derslerimde de sürekli vurguladığım gibi
başlık seçimi çok önemlidir. Hem içerikle ilgili ipucu barındırmalı hem de
dikkat çekici olmalıdır. Bu yönden üzerinde düşünüldüğü çok belli olan bir
başlıkla karşılaşıyoruz.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Bölüm bölüm ilerleyen kitabın her bölümünün
başında o bölümle bağlantılı vurucu ifadeler seçilmesi bazıları için merak
duygusunu zedeleyici bir yöntem sayılsa da kullanılan ipucu niteliğindeki
sözlerin bu yapıtta olduğu gibi doğru ve yerinde seçilmesi tam aksine merakı
artırıyor. Kitabın giriş bölümünün başındaki “Bir gün öyle bir şey olur ki…
Dünya, kaç bucak olduğunu çivi gibi çakar kalbine.” ifadesinin “İnsan, kalbine
çakılan çiviyi nasıl anlatır?” giriş cümlesiyle birlikte insanda bıraktığı
etkiyi anlatmak pek de kolay olmuyor. Daha başından duygu tellerimizi
sürükleyici bir anlatımla titreteceğinin belirtilerini veriyor yapıt.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Annesini doğumda, çok sevdiği üvey annesini de
on altı yaşında yitiren ana karakter Sefa’nın ağzından hem bir hayat muhasebesi
yapılırken hem de kenar bir semt lisesinde, kendilerinden umudun kesildiği,
yoksul gençlerin hayatına ustaca dokunuluyor. Sefa’nın yaşamına önce, eve yeni
ve tutucu bir anne getirdiği için babasıyla tartışıp evden kaçtığı gece
tanıdığı Kenan Abi dokunuyor. Yapıtın ilerleyen bölümlerinde okula yeni gelen
beden eğitimi öğretmeninin hem Sefa’nın hem de okulda baş belası sayılan
gençlerin yaşamını tümüyle etkilemesi çoğu yerde gözümüzden yaşlar getirecek
şekilde ama duyguları da sömürmemeye dikkat edilerek ele alınıyor.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Bir öğretmenin öğrenci yaşamlarını ne kadar
etkilediğini ele alan hepimizin de bildiği gibi birçok yapıt var. Ölü Ozanlar
Derneği, Koro, Sınıftan Yükselen Sesler gibi yapıtlarda okula bir öğretmen
gelir ve sanki elinde bir sihirli değnek varmışçasına çocukların yaşamını
tümüyle olmasa da değiştirir. Bu yapıtta da Sezer aynı temadan yararlandığı
halde tekrara düşmeden okuru sımsıkı kucaklayan bir kurgu oluşturarak aynı
konunun sonsuza dek ele alınmasında bir sıkıntı olmadığını bir kez daha
kanıtlıyor.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitap 6, 7, 8.sınıflar ve lise sınıflarına
öneriliyor yayınevinin sitesinde ancak her zaman vurguladığım gibi, içindeki
çocukla bağını hiç koparamayan tüm yetişkinlerin de hem keyif alarak hem de toplum
için ben kendi payıma neler yapabilirim diye düşünerek okuyabilecekleri bir
roman Son Şans Durağı. Karşınıza çıkan şansın son olmadığı, çabayla
anlamlandırılan bol şanslı günlerde okumanız dileğiyle!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Son Şans Durağı</i>”, Çiğdem Sezer, roman,
Günışığı Kitaplığı, İstanbul, 2021.</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-62407495929953655442021-05-04T22:29:00.002-07:002021-05-04T22:29:16.475-07:00ANNEMSİZ İKİNCİ ANNELER GÜNÜ<p> </p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Canım Annem,<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Yine kapıya dayandı anneler günü,
sanki diğer günlerde anneler bir kenara atılıyormuş gibi. Benim içinse sensiz
ikinci anneler günü özelliğini taşıyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Seni sonsuzluğa uğurlayalı 21 ay
olacak neredeyse. Dile kolay, kalbe zor bir zaman dilimi. 39 senesini seninle
geçirdikten sonra 2 sene bile sensiz ne kadar zor tahmin edemezsin. Daha dün
gibi anımsıyorum tüm yaşadıklarımızı. Ara ara açıp bakıyorum albümlere. Ne çok
anı biriktirmişiz seninle; çoğu hüzünlü, kimi mutluluk dolu, kimi komik. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Yıllar yıllar önce henüz ikimiz de
gençken, hayat bize daha ağır darbelerini henüz vurmamışken ne eğlenirdik
birlikte, ne kahkahalarla çınlatırdık etrafımızı. Artık hepsi mazide kalmış
gibi görünse de benim için sen hep şu anımda yaşıyorsun ve geleceğimde yaşamaya
devam edeceksin. Ben seni her düşündüğümde bir yandan gözlerim doluyor bir
yandan da yüzümde kocaman bir gülümseme beliriveriyor.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Sevgili annem, dünyayı bir yıldan
fazla süredir bir salgın kasıp kavuruyor. Senin de ömründe hiç görmediğin
türden bir hastalık. Milyonlarca insan yaşamını yitirdi, evlere tıkılmak
zorunda kaldık ve yaşam biçimimiz çok değişti. Bazen iyi ki bu günleri görmedin
diyorum çünkü zaten son yıllarda iyice bunalmıştın, keyfin hiç yoktu; bir de bu
kısıtlamalarla iyice yorulurdu zaten ömrün boyunca hırpalanmış kalbin.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Torunun gayet iyi maşallah. Bıcır
bıcır konuşuyor, ne sözler ettiğini keşke duyabilseydin, bizi her seferinde
hayrete düşürüyor. Merak etme, seni hiç unutmadı, özellikle onu güldürmek için
çubuk kraker yiyişini hep anımsatıyor bana. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Beni sorarsan gayet iyiyim, eğitim
uzaktan devam ediyor. Kızımla bol bol vakit geçirmeye çalışıyorum. Onun
büyümesinin her anında yanında olmak ve elimden geldiğince bir şeyler öğretmeye
çalışmak için sürekli çabalıyorum. Artık önceliğim kızım. Şimdi daha iyi
anlıyorum bir ebeveyn olmanın ne demek olduğunu.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Geçen sene de paylaştığım bir söz
düşüyor aklıma: “Seni dünyada koşulsuz seven tek varlık annedir; diğer insanlar
seni ‘çünkü’lerle sever, anne ise ‘rağmen’lerle.”. Ne kadar da doğru olduğunu
yaşadıkça daha iyi anlıyorum. Seni ne kadar kırsam da sen hep beni affettin,
karşılık beklemeden, hesap kitap yapmadan. Hakkını asla ödeyemem canım annem.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Mektubuma burada son verirken seni
çok ama çok özlediğimi bir daha belirtmek istiyorum canım annem. Keşke
sözcükler yetse özlemimi ifade etmeye ama ne yazık ki kifayetsiz kalıyor onlar
da. Mektubumu bitirdiğim gibi keşke sana olan özlemimi de sonlandırabilsem ama
bu asla mümkün değil, gerçi seni özlemekten de vazgeçmek istemem, o da ayrı bir
konu. Huzur içinde uyu güzel kızımın biricik babaannesi, annelerin en güzeli.
Seni her zaman sevgi ve saygıyla anmaya devam edeceğim. İyi ki benim annemsin,
iyi ki seninle bir ömrün uzun bir zamanını geçirebilmişim. Seni sonsuza kadar
sevecek oğlundan en derin saygılarla!<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-37165459307906141442021-04-23T13:14:00.001-07:002021-04-23T13:14:26.820-07:00OLAMAYAN ŞEYLER Mİ, OLAMAYAN ŞEYLER Mİ?<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUbUi6T7g3hzY5AkBq3BBgfisOxtuRZjYnf86pM_6ynDen3A5Ad7kUl_vKpctYfAE7VUGpGtzkKxbZ808ArJ5_R3qnKAHe1nQou-u6uCPCTljgoQ9O862ShvX1tB2Okdg0b0lWg7RZKPk/s453/OLMAY.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="453" data-original-width="302" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUbUi6T7g3hzY5AkBq3BBgfisOxtuRZjYnf86pM_6ynDen3A5Ad7kUl_vKpctYfAE7VUGpGtzkKxbZ808ArJ5_R3qnKAHe1nQou-u6uCPCTljgoQ9O862ShvX1tB2Okdg0b0lWg7RZKPk/s320/OLMAY.jpg" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Olmayan şeyler mi,
olamayan şeyler mi yoksa olmaya başlayıp da sonlandırılamayan şeyler mi? Füsun
Çetinel’in Günışığı Kitaplığı’ndan yayımlanan son yapıtı ama kendisinin ilk
öykü kitabı Olmayan Şeyler’i bitirdiğimde bu sorular sardı tüm belleğimi.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Daha çok romanlarıyla
tanıdığımız Çetinel, bu defa gençler için sımsıcak ve bir o kadar da çarpıcı on
beş öykü yazmış. Klasik öykü tanımından uzakta yer alan öykülerin klasik sonuç
bölümleri de yok; olayın akışını, sonlandırılmasını okura bırakmayı tercih
etmiş. Yaşam da aslında böyle değil midir çoğu zaman? Hayatta her şeyin net bir
şekilde sonlanmadığına defalarca tanık olmaz mıyız? Çetinel böyle yaparak genç
okurun hem düşünmesine olanak sağlıyor hem de umudunu her şeye karşın
korumasını istiyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yapıtta en sevdiğim öykülerin
başında gelen “Ağaçlara Özgürlük”te gezi olaylarını anımsarken başkarakterin “Narsistmişim,
bencilmişim, tembelmişim, apolitikmişim. Bilgisayarın başından kalkmazmışım.
İşte, istediğiniz oldu! Kalktım bilgisayarın başından. Geleceğime sahip çıkmak
için yollara düştüm.” sözleriyle gençlerin yetişkinlere en güzel isyanlarından
birine tanık oluyoruz. “Matya Kız” öyküsünde okumak istediği halde kendisine
olanak sunulamayan bir genç kızın, “Son Durak C’nnettepe” öyküsünde
sevgili(-siz) şiddetine uğrayan bir genç kızın <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>dramını okurken içinizi burkulmamasına engel
olamıyorsunuz.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">“Kendime Sevgilerle” ve “İnsan
Yavrusu” öykülerinde fantastik dokunuşlar dikkati çekse de Çetinel’in gerçekçiliğinden
asla taviz vermeyen üslubunu koruduğunu söyleyebiliriz. Özellikle “İnsan
Yavrusu” öyküsünde hayvanlarla insanlar yer değiştirse neler olabileceğiyle
ilgili anlatılanlar hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir durum.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Başta da belirttiğim gibi
çok şey oluyor ama eğer sonuç odaklı öyküler bekliyorsanız aslında hiçbir şey
olmuyor. Her şeyin sonuç ve başarı odaklı olduğu günümüz dünyasında Çetinel’in
öyküleri bize “Bir dur kardeşim, bir dinlen, nefeslen, düşün biraz!” diyor
adeta. Koskoca bir süreci heba etmenin ne kadar acı bir şey olduğunu bir tokat
misali vuruyor zihnimize.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yaşamın her alanından
kesitlere samimi, gerçekçi ve sorgulatan bir üslupla yer veren yapıtı özellikle
ilk gençlik döneminde çocukları olan tüm ailelere ve gençlere öneriyorum. Ol(a)mayan
şeyler dediklerimizin de aslında bizim dışımızdakilerin hayatında bir şey
olduğunu/olabileceğini unutmadığınız günlerde okumanız ve sorgulamanız
dileğiyle!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Olmayan Şeyler</i>”, Füsun Çetinel, öykü,
Günışığı Kitaplığı, İstanbul, 2021</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-57180767521177803022021-04-14T12:23:00.000-07:002021-04-14T12:23:22.093-07:00İYİ GÜNLER ECZANESİ, UMUDUN ADRESİ<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikFj3cM7ttJAXVT25yfPCj1TSp2s4fvjSTS1BBIYfgHSs5INkkMlh4iJCaQ0S8HVg0oK_UaAktEOrSjAD-XeFbefG8MC37JqV_5XOOyzfEVPhmjtEb5Mo-kPkn9JmfW5Pao7XbT_BPjDY/s275/iyi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="275" data-original-width="183" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikFj3cM7ttJAXVT25yfPCj1TSp2s4fvjSTS1BBIYfgHSs5INkkMlh4iJCaQ0S8HVg0oK_UaAktEOrSjAD-XeFbefG8MC37JqV_5XOOyzfEVPhmjtEb5Mo-kPkn9JmfW5Pao7XbT_BPjDY/s0/iyi.jpg" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Sevgili Hacer Kılcıoğlu’nun ne zaman bir
kitabını okusam aklıma Fransız yazar Rochefoucauld’un “Samimiyet, bir iç
açılışıdır. Pek az insanda bulunur.” sözü geliyor. O kadar doğal, içten bir
dili var ki inandırıcı olmak için hiç uğraşmasına gerek kalmıyor. Kılcıoğlu, “Günışığı
Kitaplığı”ndan yayımlanan son kitabı “İyi Günler Eczanesi”nde de bu samimiyeti
hissettirmeye devam ediyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Yapıtta olaylar Hazal adlı kızın annesinin
işlettiği ve mahallenin adeta bir buluşma noktası sayılabilecek İyi Günler
Eczanesi çevresinde gelişirken sanki gerçekten böyle bir eczane varmış gibi
düşünüyorsunuz kitap boyunca. Kitaptaki karakterler sanki her gün rastladığınız
ama belki de iki çift laf etmeye fırsat bulamadığınız gerçekçilikte karşınıza
çıkıyor. Günümüzde sayısı çok azalan bir mahalle kültürünü, bir semt hatta bir
şehir kültürünü tüm sıcaklığıyla içimizde bir özlem duygusu yaratarak bize
aktaran yazar, zor günlerde bile bize umut aşılamaya devam ediyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitabın adı bile insanı gülümsetmeye yetiyor; günümüzde
insanların bir “İyi günler” sözünü bile esirgediğini düşününce Kılcıoğlu’nun
genç okurlara neden iyi geleceğini de tek başına anlatabilen bir başlık
olduğunu görebiliyoruz. Bir eczane özelinde ele alınsa da aslında birçok farklı
ortama da sokuyor bizi yazarımız. Zengin Roman kültürüne değinmesi de dikkati
çeken ögelerden. Ayrıca Engelsiz İlaç projesi, gereksiz veya reçetesiz ilaç
kullanımı, matematik olimpiyatları gibi birçok toplumsal konuya da öğretici
olmayan bir dille ama aslında gerçekten öğreten bir üslupla ve ustalıkla
değiniyor Kılcıoğlu.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitap 4, 5 ve 6. sınıflara öneriliyor
yayınevinin sitesinde ancak içindeki çocukla bağını hiç koparamayan tüm yetişkinlerin
de hem keyif alarak hem de günlük hayatın telaşında atladıklarının farkına
vararak okuyabilecekleri bir roman İyi Günler Eczanesi. İyi günler sözünün
içtenlikle söylendiği günlere ivedilikle kavuşmak dileğiyle herkese iyi
okumalar.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">İyi Günler Eczanesi</i>”, Hacer Kılcıoğlu,
roman, Günışığı Kitaplığı, İstanbul, 2021</span><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-91336874735158530822021-03-30T11:00:00.001-07:002021-03-30T11:00:29.904-07:00MAYMUNA DÖNEN DEDE Mİ, DEDEYE DÖNEN MAYMUN MU?<p> </p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-indent: 17.85pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiReU0amVZXSUbae9RvNEVrZBr_4LS6DZumTl7736zsC50HDJVdv0a-mTtYEUZ-BJduZJ0nzttxijH6xa-3ytgh_qbLaY5_5V1TCrBF-NHYpBdkshiw4JmIZLZgdFRAUwivY99J14DvDSM/s272/MAY.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="272" data-original-width="185" height="205" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiReU0amVZXSUbae9RvNEVrZBr_4LS6DZumTl7736zsC50HDJVdv0a-mTtYEUZ-BJduZJ0nzttxijH6xa-3ytgh_qbLaY5_5V1TCrBF-NHYpBdkshiw4JmIZLZgdFRAUwivY99J14DvDSM/w139-h205/MAY.jpg" width="139" /></a></div><br />Sayfalarını çevirince içindekiler
bölümüyle hemen merak uyandırdı bende <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Eşref
Karadağ</b>’ın son yapıtı <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Dedem Bir
Maymun</i>. Bir çocuk hatta bir yetişkin için bile en önemli öğenin merak
olduğunu düşünenlerdenim çünkü bir kitap daha ilk sayfalarından bizi bir şeyler
hakkında heyecanlandırıyor ve devamında neler geleceği hakkında
meraklandırıyorsa o kitabı artık okunmuş sayarım.<o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-indent: 17.85pt;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;">Kilerdeki Yaratık</span></i><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;">, <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Sandıktan Yılan Çıktı</i>, <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Salvador Dali Bize Taşındı</i>, <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Panda Kaçtı</i>, <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Kravat Takan Ağaç</i>, <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Dedem Bir
Maymun</i> ve <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Islah Çetesi İşbaşında</i>
başlıkları hangi okuru meraklandırıp heyecanlandırmaz ki?<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-indent: 17.85pt;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;">Karadağ</span></b><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;">’ın son olarak
yine Bilgi Yayınevince basılan <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Torbadaki
Maksim Gorki</i> adlı öykü kitabını okumuş ve yazarın güldürürken düşündüren
anlatımından çok etkilenmiştim. Bu sefer bir çocuk romanıyla buluşturuyor
bizleri. 7. sınıf öğrencisi Tunç’un ağzından beş kişilik sevgi dolu bir aileye
konuk oluyoruz. Tunç’un annesi, babası, gelişimsel dil gecikmesi nedeniyle henüz
konuşamayan küçük kardeşi ve dedesi saygı ve sevgi dolu ama sakin bir yaşam
sürerlerken bir gün babası eve, arkadaşının hediye ettiği bir örümcek
maymunuyla çıkagelir. Başlangıçta evin annesinin pek istemediği sevimli maymun,
bir süre sonra hepsinin vazgeçilmezi haline gelir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-indent: 17.85pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;">Sık
sık gülümseten, şenlik havasında ilerleyen olay örgüsünün içine <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Karadağ</b>; aile içi iletişim, sınav
kaygıları, ilk aşk, dostluk gibi hayatın içinden kavramları, öğreticilikten
uzak durarak ama küçük okurlara sezdirmeyi de çok iyi başaracak şekilde
yerleştirmiş. Özellikle evin dedesinin bilgece konuşmalarına, maymunla bir
yetişkinmiş gibi kurduğu iletişime hayran kalmamak elde değil.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-indent: 17.85pt;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;">Merakla
yeni kitaplarını beklediğim <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Karadağ</b>’ın
son yapıtının salt çocuklara değil, çocukluğunu yeniden anımsamak isteyen
herkese özellikle bu dönemde iyi geleceğine inanıyorum.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-indent: 17.85pt;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 10.0pt;">Dedem Bir Maymun</span></i><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 10.0pt;">, <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Eşref Karadağ</b>, roman, Bilgi Yayınevi,
Aralık 2020, Ankara.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-indent: 17.85pt;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;"><o:p> </o:p></span></b></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-79240977233222271082021-01-25T01:16:00.001-08:002021-01-25T01:16:18.353-08:00AÇIN PENCERELERİ, UMUDU ALIN İÇERİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIxxM7ZSeZ1ZkiKiw_YuUpZJockbEuyMSNLIhdi_HkxSd30V3LNeSv6oGWoG1Ey5gmT2EIxPvTTJxHrTo1i0HhCVTipYvZB_tqBZJkMifre8CwxD8_KkTfNXNwZJuS2QlsWBgleiyVSXA/s400/PENCERE.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="277" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIxxM7ZSeZ1ZkiKiw_YuUpZJockbEuyMSNLIhdi_HkxSd30V3LNeSv6oGWoG1Ey5gmT2EIxPvTTJxHrTo1i0HhCVTipYvZB_tqBZJkMifre8CwxD8_KkTfNXNwZJuS2QlsWBgleiyVSXA/s320/PENCERE.jpg" /></a></div><br /><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">“Tüm insanlık hikâyelere tapar aslında. Bir
dine inanmak o dinin hikâyelerine inanmaktır mesela. Birini seviyorsak onunla
ilgili kendimize anlattığımız iyi şeylere inanıyoruzdur. Nefret ediyorsak
kendimizden, kendimizle ilgili çirkin hikâyelerimiz bizi ele geçirmiştir. Yani
anlayacağınız hikâyeler bizim hem çocuğumuz hem annemizdir. Durmaksızın onları
doğurur ve yeniden doğarız.” derken “Kapandı Torosların Manzarası” adlı
öyküsünde belki de kendi öykü tanımını yapıyor Murat Uzunkaya yayımlanan ilk
öykü kitabında. Dili insanı bir diyardan başka bir diyara alırken zamanın nasıl
geçtiğini anlayamıyorsunuz. Söylemek istediği çok şey var belli ve sıkmadan,
yormadan nakış gibi işliyor demek istediklerini.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">“Gidememek” adlı öyküsünde kullandığı “Bir ülke
bir çocukta yaşıyor; o çocuk o ülkede yaşayamazken.” ifadesiyle nasıl da yalın
ve bir o kadar da etkili anlatıveriyor vatanından uzak düşen bir çocuğun
durumunu. “Silgi” adlı öyküsünde “Öğretmenim ben. Çokça tanışmaktır
öğretmenlik. Çokça ayrılmak. Çokça duygudur. Çokça sevmektir. Çocuk
gözyaşlarıyla ıslanmasıdır gömleğinin. Yüreğinin bir çocuk parkına dönmesidir.”
ifadeleri kim bilir belki ben de öğretmen olduğum için yüreğimi delip geçti
adeta. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Kitaba adını veren ve kitapta son sırada yer
alan “Pencereleri Açın”ı bilinçli mi sona sakladı bilemem ama çok doğru bir
tercih olmuş. Öyküdeki karakterin yaşadıkları o kadar iyi kurgulanmış ki kalkıp
pencereyi açtım ve daralan ruhumu biraz ferahlatmak istedim. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">İlk kitap diye ön yargılı yaklaşmadan okursanız
güçlü adımlarla yola çıkan bir yazarı tanıyarak bir iyilik yapmış olursunuz
ruhunuza. Kitaptaki 11 öykünün büyük kısmı ilk bakışta karamsar görünse de
altlarında hep bir umut olduğunu keşfedecek ve ikinci kez okumaya
niyetleneceksiniz. Haydi, açın pencereleri, umudun içeri girmesine izin verin!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-indent: 18.0pt;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">...................................<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-indent: 18.0pt;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Açın Pencereleri</i>”, Murat Uzunkaya, öykü,
Duvar Yayınları, İzmir, 2020<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 115%; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-indent: 18.0pt;"><span style="background: white; color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-theme-font: minor-bidi;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; color: #3a3a3a; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8705248992321459894.post-18986064924264525642021-01-25T01:11:00.001-08:002021-01-25T01:11:20.045-08:00SARSINTININ BÖYLESİ DAHA FENA!<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdAYD1z5if__09kv-HcEfRcLV2cU7SLqkTbBPT_H_X7nz34SGOpWkhpd-zcTOZ0zpK0km0y_h5Ot0U7DRXXZd6l5raEEcvq1A7o0BVFz9VivVrH6AVZJ8zF147SIh4xriy7SVSSduyI8M/s277/sars%25C4%25B1nt%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="277" data-original-width="182" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdAYD1z5if__09kv-HcEfRcLV2cU7SLqkTbBPT_H_X7nz34SGOpWkhpd-zcTOZ0zpK0km0y_h5Ot0U7DRXXZd6l5raEEcvq1A7o0BVFz9VivVrH6AVZJ8zF147SIh4xriy7SVSSduyI8M/s0/sars%25C4%25B1nt%25C4%25B1.jpg" /></a></div><br /><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">“Bir
şeylerin düzelmeye başladığına inandığın an hayal kırıklığı yaşarsan sarsıntısı
büyük oluyor.” diyor Barış İnce son romanında. Baştan sona bu cümleyi kitaba
uyarlayarak okudum Barış İnce’nin Sarsıntı romanını. Yapıtta genel olarak
hissettiğim tam olarak da buydu: Her an bir şeyler düzelecekmiş, güzel şeyler
olacakmış gibi giderken bir anda hayal kırıklığı, derin bir sarsıntı. İnce, son
romanında toplumdan bir kesiti arkadaş sohbetinin içine sığdırıyor ama hepimizi
derinden sarsarak; arkadaş, eş, güven vb. kavramları yeniden sorgulatıyor bize.
Sıradanlıktan uzak kurgulanmış bir cinayet bizi düşünmeye itiyor. Depremlerle
sarsıldığımız bir dönemde, depremin açtığı yaralar mı yoksa özellikle
güvendiğimiz birinin bilinçlice yaralamaları mı sarsar insanı, düşünemeden
edemedim. Sarsılmadan okuyamayacağımız, düşünürken gülüp ağlayacağımız ağlarken
düşüneceğimiz ama sonuç olarak sarsıcı bir roman yazmış yine İnce.</span><p></p><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Sarsıntı,
Barış İnce, roman, Can Yayınları, Kasım 2018, İstanbul.<o:p></o:p></span></i></p><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"></span><p></p>Edebiyat Aşığı Hakan Hocahttp://www.blogger.com/profile/12873855976047682057noreply@blogger.com0