Kendinizi
bildiniz bileli bir kapsülde, türünüzün bile farkında olmadan tek başınıza
yaşıyorsunuz. Sadece bir ses sizin ne yapmanız gerektiğini söylüyor: “Yemek
saati geldi, oyun saati başlıyor, yatma zamanı” vb. yönergelerle yaşamanın
normal olduğunu sanıyorsunuz çünkü başka bir yaşam deneyimlememişsiniz. Sanal
bir hayat yaşadığınızın bile ayırdında değilsiniz. İşte, ödüllü çocuk ve
gençlik yazarı Dilge Güney’in “Altın Kitaplar”dan yayımlanan son romanı E-ma
Çocukları böyle başlıyor.
Marsel
adında bir çocukla tanışıyoruz kitabın başında. Marsel doğduğundan beri bir
kapsülde E-ma adında bir yapay zeka tarafından büyütülerek yaşayan bir çocuk.
Günleri sanal oyunlar oynayarak bir kapsülün içinde geçiyor ancak bir gün kendi
türünde bir çocuğun kapsülde belirmesiyle işler değişiyor. Kapsülün dışında da
bir yaşam olduğunu ve kendisinin bir deney için kullanılan çocuklardan biri
olduğunu öğreniyor. Bu deney kapsamında yetimhaneden küçük yaşlarda alınan
çocuklar ileri düzey bir yapay zeka projesi uğruna bir kapsülde tutsak
ediliyor.
Güney,
romanında yapay zekanın insanlığa katkılarının varlığını kabul ederken kötü
amaçlarla kullanıldığında ne büyük zararlar getirebileceğini de okura
sorgulatmayı başarıyor. Bir yapay zekayı anne kavramını dahi bilmeden o şekilde
tanımanın kişiyi ne durumlara getirebileceğini düşünmemizi de istiyor. Dostluk,
çaresizlik, aidiyet gibi kavramların yine benzersiz bir üslupla ele alındığı
yapıt, başlarda biraz zor akıyor görünse de (ki bunun olması kapsülü ve
Marsel’in durumunu anlatabilmek için gerekli) ilerleyen sayfalarda
sürükleyiciğini kazanıp bir solukta okunuyor.
Bir
çocuk romanı olduğuna takılmayın, tüm yetişkinlerin bile rahatlıkla
okuyacakları bir bilim kurgu romanı E-ma Çocukları. Hayatı sorgularken, çok
sezdirmeden ama elindeki olanaklardan sonuna dek yararlanarak insana yapay
zekanın gelişimiyle “Nereye gidiyoruz?”u düşündürten E-ma Çocukları’nı yediden yetmişe
tüm okurlara öneririm.
E-ma
Çocukları, Dilge Güney, roman, Altın Kitaplar, İstanbul, 2024.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder