15 Aralık 2023 Cuma

SÖZEL ÇOCUK, GÜZEL YAPIT

 


Yazmayı hiç sevmeyen bir çocuk düşünün ama bu çocuk yazmak dışında her şeyi araştırmayı seven, meraklı, sorgulayan, çok okuyan ve çok güzel konuşan bir çocuk…

Yazınımızın değerli kalemlerinden Hidayet Karakuş’un Bilgi Yayınevi’nden yayımlanan son romanı “Sözel Çocuk”un ana karakteri Mert’ten söz ediyorum. Çok akıllı, hazırcevap ve araştırmaları sayesinde edindiği ilginç bilgilerle çevresindekileri şaşkınlığa düşüren özgün bir karakter yaratmış Karakuş.

Mert ablası ve anne babasıyla çok güzel ve mutlu bir ailede yaşamaktadır. Derslerinde çok başarılı, elinden kitap düşürmeyen, araştırmaya çok meraklı Mert’in kalemle arası hiç iyi değildir. Öyle ki öğretmeni bile onun defter getirmemesine ve yazmamasına izin verecek duruma gelmiştir çünkü zamanla bu beceriyi de edineceğine inanmaktadır. Bir gün Mert evlerinin önünden geçen, on on iki yaşlarında bir atık toplayıcıyla tanışır. Çocuğun ailesini depremde yitirdiğini öğrenince bu duruma çok üzülür ve Musti adlı çocuğa yardım etmek için ailesinden ve öğretmeninden destek ister.

Farklı yaşamları, bu yaşamlardaki benzer ve farklı sıkıntıları toplumsal sorumluluk ekseninde çok başarılı bir biçimde ele alan yazar okuru eğlendirirken düşündürmeye de yönlendiriyor. Karakuş’un okuduğum tüm yapıtlarındaki duyarlılığı ve farkındalığı bu yapıtında da çok net görüyoruz. Dili yine tertemiz bir Türkçe, yabancı sözcüklerdense Türkçe karşılıklarını kullanması benim gibi bir Türkçe sevdalısı ve öğretmeni için zaten başlı başına hayran olunacak bir tutum. Benim söylememe gereksinimi olmasa da ben yine söylemeden edemeyeceğim. Karakuş’un yetişkin, çocuk ayrımı yapmadan tüm yapıtları okunmayı hak eden, titizlikle kurgulanmış yapıtlar. Haydi, kendinize bugün bir güzellik yapın, Karakuş okumaya başlayın.

Sözel Çocuk”, Hidayet Karakuş, roman, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2022.

4 Aralık 2023 Pazartesi

SAYARAK BÜYÜMEK

 


Birçoğumuz belki de yaşamının bir döneminde çevresindeki nesneleri veya kişileri tek tek saymışızdır diye düşünüyorum. Belki canımızın sıkıldığı bir anda, belki birini beklerken… Ama bunu takıntı haline getirmek bizi zor durumlara sokabilir doğaldır ki.

Türk yazınının değerli kalemlerinden Hidayet Karakuş’un Bilgi Yayınevi’nden ilk baskısını 2007’de, 14.baskısını ise Aralık 2022’de yapan kitabı “Sayısal Çocuk”taki ana karakterimiz Saygı, babasının kendisine bir sayıboncuğu almasıyla her şeyi saymaya başlıyor. Matematiği çok seven ve bu alanda da çok başarılı olan Saygı’nın ailesi ilk başlarda bu durumdan şikâyet etmese de bir süre sonra çocukları için endişelenmeye başlıyor.

Saygı dördüncü sınıf öğrencisi ve ailesinin tek çocuğu. Babası çok yoğun çalışan ama çok güzel bir ailede yetişen bir genç adayı. Aslında her şeyi saymaya çalışması dışında da olumsuz hiçbir davranışı yok. Bu durumun değişmesi için ailesi öğretmenleriyle görüşüyor ve kendisini keman çalmaya ve halk oyunları etkinliğine yönlendiriyor. Saygı’nın sayma alışkanlığı zaman içerisinde farklı yönlere evriliyor. Aslında farklılıkların olumsuzluk sayılmaması gerektiğini ve bu farklılıkların doğru yönlendirilirse insanı çok özgün bir kişiliğe dönüştüreceğini anlıyoruz Karakuş’un yapıtında.

Yazar, her zamanki gibi akıcı Türkçesiyle ve yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıklarını kullanmaya inat etmesiyle yazınımızdaki değerini bu yapıtında da ortaya koyuyor. Bir Türkçe öğretmeni ve sevdalısı olarak, “Şeytan Minareleri” yapıtıyla ilk defa buluşup hayran kaldığım ve her zaman takdir ettiğim bu büyük yazarımızın kitaplarını yediden yetmişe herkesin okuması dileğiyle!

 Sayısal Çocuk”, Hidayet Karakuş, roman, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2022.

 

28 Ekim 2023 Cumartesi

SIR TOPRAĞIN ALTINDA, MACERA BU SATIRLARDA

 

“Yalnızca zaman çıkarır sırrı ortaya! / Ay güneşin önüne durduğunda, / gün ortası gece olduğunda, / üç kere kapıya vurur Horr, / zamanın yolu açığa çıktığında…” dizeleriyle gizemli bir biçimde başlıyor, İzmir’de yaşamını sürdüren Tufan Çapar’ın Sadık Uygun Yayınları’ndan yayımlanan son romanı “Toprağın Altındaki Sır”. Çapar imzası taşıyan tüm yapıtlara gözü kapalı güvenip merakla hemen saldıranlardanım tabiri caizse. Son yıllarda hem yetişkin hem çocuk fantastik yazınının en parlak isimlerinden olan Çapar aynı zamanda doktoralı bir eğitmen. Yetişkinlere yönelik Tanrıların Sırrı üçlemesiyle ilk kitabını yayımlayan Çapar, daha sonra Yezuk’un Çocukları serisiyle çocuklarla buluştu ki çok da iyi oldu. Serinin üç kitabı da çocuklar tarafından çok sevildi.

Yeni dünyalar yaratmakta çok başarılı olan Çapar’ın son kitabında yine mitolojik ve fantastik ögeler ustaca harmanlanmış. Yeni keşfedilen ve yazının ilk defa kullanıldığı düşünülen tarihi Akbelnenth kentine okul gezisine giden yakın arkadaşların birinin harabeler arasında kaybolmasıyla başlayan macera kitabın son satırına kadar heyecanlı bir şekilde devam ediyor. Yazar bu kitabında da sürükleyici ve akıcı bir dille merak unsurunu sonuna dek korumayı başarmış.

Kitap 9-13 yaş aralığındaki tüm çocuklara öneriliyor ancak nitelikli çocuk yazınındaki tüm yapıtlarda olduğu gibi tüm yetişkinlerin de hem keyif alarak hem de gizemli dünyalara dalarak okuyabilecekleri bir roman Toprağın Altındaki Sır. Şu ana dek hiç Çapar yapıtı okumayan çocukların da bu kitapla başlayarak yazarın dünyasına dalmaları dileğiyle!

Toprağın Altındaki Sır”, Tufan Çapar, roman, Sadık Uygun Yayınları, İzmir, 2023.

 

 

 

 

 

5 Ağustos 2023 Cumartesi

DİKKAT ÇEKİCİ BİR BİLİM KURGU: BETER HAFİYELER

 


“Bir şey mi kaybettiniz? Beter Hafiye sizin için bulur.” kartvizitinde yazan bu sözlerle başlıyor Ayşen Aydoğan’ın Sadık Uygun Yayınları’ndan yayımlanan son romanı. Bu sözleri gördüğümde aklıma ilk gelen klasik bir dedektiflik macerası okuyacağım oldu ancak hiç de öyle olmadığını sayfalar arasında hızla ilerledikçe fark etmeye başladım.

Evet, dedektiflik var; evet, macera var ama yapıtın türdeşi birçok romandan farkı bilim kurgu ögelerine de yer vermesi. Konusundan biraz söz etmek gerekirse; ana karakterlerimizden Nar, aylar önce kaybolan ablasını bulmak üzere annesini küçükken yitirmiş sınıf arkadaşı Teo’nun da aracılığıyla kartvizitteki hafiyelere ulaşır ve aslında hafiyelerin zamanda yolculuk yapabildiğini öğrenir. Paralel evrenlere gidebilen hafiyeler aradıkları şeyleri rahatlıkla bulabilmektedir ancak bu sefer karşılarına hiç beklemedikleri bir sorun çıkar.

26 yıldan bu yana okul öncesinden lise dönemine kadar akademik alandaki başarılı çalışmalarına kültür-yazın yayınlarını da eklemeye başlayan Sadık Uygun Yayınları’nın yayımladığı ilk kitaplardan biri olan Beter Hafiyeler, yaşananları her karakterin kendi ağzından anlattığı bölümler halinde oluşturulmuş bir roman. Bu tarz romanları oluşturmak zordur çünkü tüm karakterlerin yaşadıklarının örtüşmesi ve kaldığı yerden doğru bir biçimde devam etmesi gerekir. Aydoğan bunu ustalıkla başarırken akıcı ve sürükleyiciliğe de hiç zarar vermiyor aksine insanda merak duygusunu kitabın sonuna kadar koruyor.

Kitabın devamının da geleceğini sevinerek söyleyebilirim çünkü yazar kitabın sonunda bunu açıkça belirtmiş. Bir seri olarak düşünüldüğü satır aralarında da zaten hissediliyor. 10-14 yaş aralığındaki tüm çocukların hatta zamanda yolculuk, paralel evrenler kavramlarına ilgi duyan tüm yetişkinlerin de severek okuyacakları bir roman Beter Hafiyeler.

Beter Hafiyeler”, Ayşen Aydoğan, roman, Sadık Uygun Yayınları, İzmir, 2023.

 

29 Temmuz 2023 Cumartesi

HAYALDE KALMASIN!

 


“Hayal olmadan gerçeğin atına binemiyorsun ki…” sözünden ilham alarak yazılmış, son dönemlerde okuduğum en iyi yapıtlardan biri Mehmet Atilla’nın Tudem’den yayımlanan son kitabı “Hayal Rüzgârları”. İçten duygu aktarımı ve özellikle çocuk yazınında çok sık karşılaşmadığımız, kahramanına “sen” dili kullandırılarak oluşturulması beni çok etkiledi.

"Barış kendiliğinden oluşmaz, onu üretmek gerekir." görüşünden yola çıkan yapıt, Kardak kayalıkları krizine bu sefer çocukların gözünden yaklaşmış. Ana karakterimiz Meltem iki komşu ülkeyle ilgili sıcacık bir hayale kapılıyor ve bunu gerçekleştirmek için en yakın arkadaşıyla kuzeninden ve komşu ülke çocuklarından destek alıyor. Büyüklerin, daha doğrusu kendini büyük gören siyasi liderlerin yıllardır çözmek istemediği böyle güncel bir soruna çocukların hayal gücüyle yaklaşması bana “Keşke çocuklar yönetse dünyayı.” dedirtiyor bir kez daha. Gerçi kitabın sonunda her şeyin bir rüya olduğunu anlıyoruz ama o ana kadar yazarın bize duyumsattıkları için bile her çocuğun okuması gereken bir roman yazmış sevgili Atilla.

Kitaptaki çocukların tümünün ve neredeyse tüm karakterlerinin adının rüzgâr adlarından seçilmesi de hayal rüzgârlarının daha da güçlü esmesini sağlıyor. Çocuklar adlarının hakkını verircesine hiç yorgunluk belirtisi göstermeden oradan oraya mücadele için savruluyor ve bir an bile pes etmiyorlar.

Savaşın birtakım çıkar odakları dışında kimseye yararı olmadığını, umudun her zaman çocuklarda olduğunu eşsiz anlatımı ve pürüzsüz diliyle metnin başından sonuna kadar öğretici olmayan bir üslupla anlatıyor okura Atilla. Kitap 5, 6, 7.sınıflara öneriliyor yayınevinin sitesinde ancak tüm yetişkinlerin de hem keyif alarak hem belki de “Dünya barışı için bizler neler yapmalıyız?” deyip kendilerini sorgulayarak okuyabilecekleri bir roman Hayal Rüzgârları. Stefan Zweig’in dediği gibi: Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi. Umarım çocuklar bunu başarır.

 Hayal Rüzgârları”, Mehmet Atilla, roman, Tudem, İzmir, 2022.

 

13 Temmuz 2023 Perşembe

DİL BİLGİSİ DEĞİL, DİL’İN BİLGİSİ

 


Çok güzel bir kitapla tanıştım geçen haftalarda. Hiç örneğine rastlamadığım, dillerle ilgili bol örnek içeren, hem eğlenceli hem merak uyandıran bir kitap. Sanat Bellek Yayınları’ndan İbrahim Metin imzalı “Çocuklar İçin Dil’in Bilgisi” kitabından söz ediyorum.

Alıştığımız dil bilgisi kitaplarından farklı bir biçimde hazırlanan “Çocuklar İçin Dil’in Bilgisi”, “Dilde yaşıyoruz” sözüyle açılıyor ve bu sözün ne kadar da doğru olduğunu her sayfada okura Türkçeden ve diğer dillerden örneklerle gösteriyor. Gösteren ve gösterilen ilişkisine her yaştan okurun anlayacağı biçimde değinerek dilin sözcükleri ile anlamları arasında nedensiz bir ilişki olduğunu belirtiyor “Elma ısırdığımızda sözcükteki sesleri yediğimizi düşünmeyiz.” örneğinde olduğu gibi.

Sözcüklerin canlı varlıklar gibi doğup zamanı gelince öldüğünü/anlam değiştirdiğini/yeni anlamlar kazandığını da çok somut ve anlaşılır örneklerle vermesi de çok yerinde olmuş. Sözcüklerin bağlamına göre kullanımının ve anlamının değiştiğine yönelik verilen “tuvalet” örneği son yıllarda sıklıkla kullandıklarımızdan örneğin. Çoğu ortamda “tuvalet” yerine lavaboyu tercih ettiğimizin hepimiz farkındayızdır.

Sözcüklerle anlamları arasındaki nedensizlik ilişkisinin yansıma sözcüklerde geçerli olmadığını da farklı dillerdeki yansıma örnekleriyle veren yapıt, 12-70 yaş aralığında herkese seslendiğini iddia ediyor ki gerçekten de doğru bir iddia. Kitabı resimleyen Gencer Özdamar’ın da hakkını teslim etmem gerek. İçerikle uyumlu ve bir o kadar da albenisi yüksek çizimler var ki insan gözünü alamıyor. Her yaştan okurun dille ilgili temel bilgileri edinip kafasındaki sorulara yanıtlar bulabileceği bu kitabı önce çocuklarımızın, sonra da biz yetişkinlerin okuması dileğiyle!

Çocuklar İçin Dil’in Bilgisi”, İbrahim Metin, inceleme, Sanat Bellek Yayınları, İstanbul, 2022

13 Mayıs 2023 Cumartesi

ANNEMSİZ DÖRDÜNCÜ ANNELER GÜNÜ

 

Özlemi Asla Dinmeyen Canım Annem,

Zaman ne de hızlı akıyor, sensiz ama seninle dolu 4 yıl geçmiş. Dördüncü anneler günüm olacak sana sarılmadan, sesini bile duymadan.

Evet, zaman bazı şeyleri gerçekten kolaylaştırıyor ama kalbimin derinliklerinde sana olan sevgimi hiç azaltamıyor. Evin önünden geçerken, öğle aralarımda telefonu elime aldığımda, Öykü’mle bizim oradaki parkın önünden her geçişimde hep bir burukluk çöküyor yüreğime. Geçişim diyorum çünkü eskisi gibi parka gitmiyor bizimki. E tabii büyüyor artık.

Seni sonsuzluğa uğurlayalı 45 ay olacak neredeyse. Dile kolay, kalbe zor bir zaman dilimi. Hayatımın 39 senesini seninle geçirdikten sonra 4 sene bile sensiz ne kadar zor tahmin edemezsin. Daha dün gibi anımsıyorum tüm yaşadıklarımızı. Ara ara açıp bakıyorum albümlere. Ne çok anı biriktirmişiz seninle; çoğu hüzünlü, kimi mutluluk dolu, kimi komik.

Yıllar yıllar önce henüz ikimiz de gençken, hayat bize daha ağır darbelerini henüz vurmamışken ne eğlenirdik birlikte, ne kahkahalarla çınlatırdık etrafımızı. Artık hepsi mazide kalmış gibi görünse de benim için sen hep şu anımda yaşıyorsun ve geleceğimde yaşamaya devam edeceksin. Ben seni her düşündüğümde bir yandan gözlerim doluyor bir yandan da yüzümde kocaman bir gülümseme beliriveriyor.

Torunun gayet iyi maşallah, ana okuluna devam ediyor, seneye birinci sınıfa gidecek. Bıcır bıcır konuşuyor, ne sözler ettiğini keşke duyabilseydin, bizi her seferinde hayrete düşürüyor. Merak etme, seni hiç unutmadı, özellikle onu güldürmek için çubuk kraker yiyişini hep anımsatıyor bana. Birlikte ara sıra fotoğraflarına bakıyoruz.

Beni sorarsan gayet iyiyim. Kızımla bol bol vakit geçirmeye çalışıyorum. Onun büyümesinin her anında yanında olmak ve elimden geldiğince bir şeyler öğretmeye çalışmak için sürekli çabalıyorum. Artık önceliğim kızım. Şimdi daha iyi anlıyorum bir ebeveyn olmanın ne demek olduğunu.

Üç senedir bıkmadan paylaştığım bir söz düşüyor aklıma: “Seni dünyada koşulsuz seven tek varlık annedir; diğer insanlar seni ‘çünkü’lerle sever, anne ise ‘rağmen’lerle.”. Ne kadar da doğru olduğunu yaşadıkça daha iyi anlıyorum. Seni ne kadar kırsam da sen hep beni affettin, karşılık beklemeden, hesap kitap yapmadan. Hakkını asla ödeyemem canım annem.

Mektubuma burada son verirken seni çok ama çok özlediğimi bir daha belirtmek istiyorum canım annem. Keşke sözcükler yetse özlemimi ifade etmeye ama ne yazık ki kifayetsiz kalıyor onlar da. Mektubumu bitirdiğim gibi keşke sana olan özlemimi de sonlandırabilsem ama bu asla mümkün değil, gerçi seni özlemekten de vazgeçmek istemem, o da ayrı bir konu. Huzur içinde uyu güzel kızımın biricik babaannesi, annelerin en güzeli. Seni her zaman sevgi ve saygıyla anmaya devam edeceğim. İyi ki benim annemsin, iyi ki seninle bir ömrün uzun bir zamanını geçirebilmişim. Seni sonsuza kadar sevecek oğlundan en derin saygılarla!

 

5 Mayıs 2023 Cuma

SANATIN IŞIĞI AYDINLATSIN DÜNYANIZI

 


“Sanat gerçeklikten bir kaçıştır. İyi bir resmi asla gerçekle mahvetme.” ile “Düşündüğüm tek şey renklerime şarkı söyletmekti. “ifadeleri, Matisse’in sanata bakışını yapıtta en iyi anlatan ifadelerden sayılabilir. Modern resmin babası kabul edilen ve kendinden on iki yaş küçük Picasso’ya esin kaynağı olan Matisse renklerle oynamayı ve herkesin gördüğünü değil, kendisinde oluşturduğu duyguları resmeden bir sanatçıydı.

Değerli ressam-yazar Asuman Portakal’ın Tudem’den yayımlanan son kitabı Matisse’in Işığı, modern resmin ve fovizm akımının kurucusu kabul edilen Henri Matisse’le ilgili kurgulanmış altı öyküden oluşuyor. Derin bir araştırmaya dayanan bilgiler ışığında oluşturulduğu belli olan yapıtta öykülerde; yaşananlar Matisse'in kızı, kedileri, Japon balıkları ve hatta makasının ağzından anlatılarak farklı bakış açılarına da yer verilmiş.

Yazarın dili su gibi akıp gidiyor. Zorlanmadan ve keyifle okuduğum kitabın benim gibi sanata ilgili olup da çok da bilgili olmayan birine çok yeni bilgi kattığını da söylemeden geçemeyeceğim. Eğer siz ve/veya çocuklarınız, öğrencileriniz sanata ilgiliyse bu kitabı mutlaka okumanızı öneriyorum.

Yazarın anlatıcı seçimlerine göre dildeki kalıp ifadelerle oynaması da bir dil öğretmeni olarak hem ilgimi çekti hem de hoşuma gitti açıkçası. Örneğin evin kedisinin akvaryumdaki balığı üzgün görünce “Karavaryum’da gemilerin mi battı?” ifadesi ve yine balığın diğer balıklara “Bıkmadınız mı kavgadan? Böyle devam ederseniz ikiniz de Dalgalı Köy’ü boylayacaksınız.” ifadeleri yüzümde uzun süreli tebessüm bıraktı. Özellikle makasın anlatıcı olduğu bölüm gerçekten de yaratıcılık doluydu.

Öyküler sizi o kadar sarıp sarmalıyor ki içindeki bilgilerle yetinemeyip daha fazlası için araştırmaya başlıyorken buluyorsunuz kendinizi. Özellikle, uzun yıllar Matisse’in yardımcılığını yapan Lidya (Lydia Delectorskaya) çok ilgimi çektiği için oturdum, kendisiyle ilgili ne bulduysam okudum. Bir yapıtın sizi başka başka alanlara itmesi, merak unsurunuzu tetiklemesinden daha çok keyif veren çok şey yoktur kanımca.

Kitap 4-7.sınıflara öneriliyor yayınevinin sitesinde ancak sanata ilgi duyan tüm yetişkinlerin de hem keyif alarak hem de gerçekten de çok yararlı bilgiler öğrenerek ve en önemlisi de öğrenme isteği hissederek okuyabilecekleri bir yapıt Matisse’in Işığı. Haydi, izin verin de sanatın sonsuz ışığı aydınlatsın dünyanızı.

Matisse’in Işığı”, Asuman Portakal, öykü, Tudem, İzmir, 2023.

7 Nisan 2023 Cuma

TUHAF SORULARA ÇILGIN YANITLAR

 


“Kitaplarla karşılaşma anlarımız insanlarla olana benziyor aslında. İlk izlenimde pek hoşlanmayıp ön yargılı davranabiliyoruz bazen. Tanışıklık biraz ilerleyince ağız burun kıvırmalarımızın yanılgıya dönüştüğünü fark ediyoruz. İnsana da kitaba da bir şans…” diyor Tudem’den yayımlanan son kitabı Aklımda Tuhaf Sorular’ın daha ilk denemesinin son paragrafında sevgili Mavisel Yener. Bir Türkçe-edebiyat öğretmeni olarak kitaplara şans vermekle ilgili düşündüklerimi o kadar güzel dile getiriyor ki hayran olmamak mümkün değil.

Deneme, edebiyatta kimliğini tam olarak bulamamış bir türdür bana göre, nereye çeksen oraya gider; bazen söyleşiye, bazen anıya, bazen öyküye, çokça şiire selam çakar… Ama sanılanın aksine de zordur bu alanda kalem oynatmak. Derslerde bu konuyu işlerken kanıtlama ihtiyacı duymadan her konuda duygu ve düşüncelerimizi rahatça anlatabildiğimiz tür diye söz ederiz de aslında kolay mıdır insanın duygu ve düşüncelerini okuru sıkmadan anlatabilmesi? Kanıtlamak gerekmez deriz ama kültürel bir birikimimiz yoksa nitelikli olur mu yazdıklarımız?

İşte Yener, yetişkinlerin bile okumakta zorlandıkları bir türde küçük okurlar için “büyük” denemeler yazmış ve ne güzel ki biz okurlarla paylaşmış. Biz okurlar diyorum çünkü okurken yüzümden gülümsemem, belleğimden düşüncelerim eksik olmadı, çocukları düşünemiyorum bile! Denemenin bir şey öğretme kaygısı bildiğiniz üzere yoktur ama iyi denemelerde olduğu gibi Yener’in denemelerinde de ilginç bilgilerle karşılaşıyoruz. Örneğin Lodosçu Amca Sokağı adlı denemede Estonya’daki Çorba Kasabası’nın adının öyküsünü öğreniveriyoruz.

İnsanlarla sümüklü böceklerin ortak yanını, sanal dünyadaki bilgilerin güvenirliğini, yaşadığımız yüzyılın bir kokusu olup olmadığını, kalemlerle insanları birbirinden ayıran en önemli özelliği, Karagöz-Hacivat’ı, esprilerin son kullanım tarihini ve bir bu kadar daha tuhaf konular hakkında sorgulamaları samimi ve eğlenceli bir üslupla aktarıyor “diş işleri, düş işleri benim bu işleri niçin seçtiğim belli” diyen sevgili diş hekimi yazar Yener. Yapıtın çocuk ve gençlik yazınımızda çok örneğinin olmadığını da burada belirtmek gerekir diye düşünüyorum çünkü genellikle deneme yetişkinlerin yetişkinleri düşünerek kaleme aldığı bir tür olarak karşımıza çıkmakta.

Kitap 3, 4, 5 ve 6.sınıflara öneriliyor yayınevinin sitesinde ancak içindeki çocukla bağını hiç koparamayan tüm yetişkinlerin de hem keyif alarak hem de sorgulayarak okuyabilecekleri bir deneme seçkisi Aklımda Tuhaf Sorular. Gelin yazımızı kitaptaki “tuhaf” sorulardan biriyle bitirelim. “Kalemle insanı birbirinden ayıran en önemli özellik nedir? Birinin yazdıkça tükenmesi, diğerinin yazdıkça çoğalması.” Üreterek çoğaldığınız günlerin artması dileğiyle!

Aklımda Tuhaf Sorular, Mavisel Yener, Tudem, İzmir, 2022.